“Esmer”, ilk dinleyişte
kulağa yaz güneşi kadar sıcak, sahil kadar huzurlu, hafif flamenko
esintileriyle Akdeniz ruhunu yansıtan bir pop şarkısı gibi gelebilir. Ancak alt
katmanlara indikçe, şarkının barındırdığı içsel arayış, sevgiye duyulan özlem
ve hayranlıkla beslenen bir hayal dünyası dinleyiciyi sarmalıyor. Bu yönüyle
"Esmer", bir kadına duyulan hayranlığın ötesine geçip, insanın kendi
içindeki sevgiye seslenme biçimine dönüşüyor. Bu da Deniz Çetin'in söz yazarı
olarak ne kadar incelikli bir bakışa sahip olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Klibin görsel dili ise
şarkının ruhunu tamamlıyor. Deniz Çetin’in kumsalda gitarıyla dolaşırken
çizdiği siluet, sadece bir pop yıldızının sahne imajı değil; aynı zamanda içe
dönük bir sanatçının sessiz ve vakur yürüyüşü gibi. Klipteki sade renk paleti,
sakin planlar ve flamenko gitar geçişleri, izleyicide bir şiirin içine düşmüş
hissi yaratıyor. Her şey olması gerektiği kadar; ne fazla ne eksik.
Deniz Çetin’i sadece
sesinden değil, duygulara yaslanan duruşundan tanıyanlar için “Esmer”, uzun bir
suskunluk sonrası gelen içten bir selam gibi. Bu şarkı, geçmişteki “Utanır
İnsan”ın duyarlılığı ile “Aşık Kalacak Mısın”ın netliğini birleştirerek, onu
bugünün daha olgun, daha kendinden emin sanatçısına dönüştürüyor.
Deniz Çetin’in “Esmer” ile
yaptığı şey yalnızca bir şarkı yayımlamak değil; dinleyicisine yeniden
"buradayım" demek. Ama bu dönüş, bağırarak ya da abartılı sahne
gösterileriyle değil; sade, samimi ve kalbe dokunan bir zarafetle
gerçekleşiyor.
"Esmer", müzik dünyasına
fazla iddiasız gelen ama işte tam da bu yüzden unutulmayacak bir şarkı. Çünkü
bu şarkı, gösterişli değil, gerçek.
Ve belki de Deniz Çetin’in
en güçlü yanı, tam da bu.
Murat Fırat – Sanat Yazısı
Yorumlar
Yorum Gönder