Röportaj: Murat Fırat
Onu ilk kez “Utanır İnsan” ile tanıdık. Derinliği, duygusu ve samimiyetiyle akıllarda yer etti. Fakat ardından gelen sessizlik, onu unutturdu sandı. Oysa Deniz Çetin hiçbir zaman müziği bırakmadı, sadece kendi zamanını bekledi. Şimdi, “Esmer” ile tekrar sahnede. Bu röportajda hem geçmişin izlerini, hem bugünün ritmini hem de geleceğin umutlarını samimi bir dille anlattı. Gitarıyla başlayan bir yolculuk, hayata dair dersler ve içten bir sanat manifestosu…
Müziğe yönelmenize neden olan ilk kıvılcım neydi? Bu karar çocukluk yıllarınızda mı şekillendi?
Annem müzik öğretmeniydi. Küçüklükten beri evimizde hep müzik vardı. Ama müziği hayatımda ciddi bir hale getiren olay gitarla tanışmam oldu. Ortaokulda gitara başladım ve bu müziği kalıcı hale getirdi. Hâlâ gitar çalıyorum, bırakmak mümkün olmadı. Gitar bana çok farklı ve özgür geldi. Bu duyguyu tadınca, bugünlere kadar geldim işte.
TED Ankara Koleji ve Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi gibi seçkin kurumlardaki eğitiminiz müziğinize nasıl yansıdı?
Okumak insanı derinleştiriyor. Olaylara farklı açılardan bakabilme yetisi kazandırıyor. Bu okullarda farklı müzik türlerini, tarzları, insanları tanıma şansım oldu. Gördükçe, öğrendikçe, deneyimledikçe insan zenginleşiyor. Bu da sanatla uğraşan biri olarak doğal şekilde eserlerinize yansıyor.
Farklı kültürlerde geçen çocukluk yıllarınızın sanatsal bakış açınıza etkileri neler oldu?
Farklılık, insana büyük bir zenginlik katıyor. Farklı renkleri birleştirince daha özgün bir şey ortaya çıkıyor. Bu bir tür sentez oluyor. Yemek yapmak gibi: farklı baharatları karıştırıp, yeni tatlar elde etmek. Ama tabii, sonucun da güzel olması gerekiyor.
Yeni şarkınız “Esmer” dinleyiciyle buluştu. Bu parçanın ortaya çıkış süreci nasıl gelişti? İlhamı nereden aldınız?
Yaz ve aşk, kendimi bildim bileli şarkılarımda en çok işlediğim temalar. Yavaş şarkılarımda bile bu iki konu mutlaka vardır. Bu temalar beni her zaman canlı hissettirmiştir. “Esmer” de yine bir yaz şarkısı; içinde bolca aşk ve yaz duygusu var. Ben kişiye özel şarkı yapmıyorum. Anılarıma ve müziğe özel şarkılar yapıyorum. Geçmişte bir kişiden etkilenmiş olsam bile, şarkıyı yaparken tek amacım güzel bir eser ortaya çıkarmak.
“Esmer” ile birlikte yeni bir tarz ya da dönem mi başlıyor? Bundan sonraki projelerinizde bizi neler bekliyor?
Açıkçası elimde çok sayıda şarkı var. Ama bu işlerde sadece iyi şarkıya sahip olmak yetmiyor. “Esmer” içime sinen, güzel bir şarkı oldu. Şu ana kadar gelen tepkiler de oldukça olumlu. Gerçekçi biriyim; doğru şartlar ve uygun ortam oluşursa projeler de devam eder.
Bazı hayranlarınız “Esmer”i belli bir kişiye ithaf ettiğinizi düşündü. Bu doğru mu?
Geçmişte etkilendiğim insanlar ve olaylar elbette oldu. Bu yaşanmışlıklar yaptığım şarkılara da yansıyor. Ama yine de kişiye özel, adrese teslim şarkı yapmıyorum. Tek derdim, ortaya güzel bir sanat eseri çıkarabilmek.
İlk albümünüz “Utanır İnsan” sizi müzik dünyasına tanıttı. Bugünden geriye dönüp baktığınızda o albüm size ne hissettiriyor?
Acısıyla tatlısıyla çok şey öğretti ve yaşattı. O dönem bir başarı yakalamıştım. Yaşım küçüktü; olayları belki daha iyi yönetebilirdim ama yaşandı ve bitti. Şimdi buradayız.
O dönemki başarının ardından neden benzer bir çıkış tekrar etmedi sizce?
Elimdeki malzeme iyiydi ama sektör, işletme, pazarlama kısmı aksamıştı. Bu alanlarda eksikler vardı ve ben de o zamanlar bu eksikleri tek başıma giderebilecek kapasitede değildim. “Esmer”le her şeyi kendim üstlendim. Ne kadar iyi olursanız olun, bu işler biraz da şans ve kısmet işi. Zar attık bakalım, ne çıkacak göreceğiz.
O ilk albüme dönüp baktığınızda sizde hangi duyguları uyandırıyor?
Başarmışım diyorum. Gerçekten güzel bir iş yapmışım.
Birçok sanatçı başarıdan sonra ya tıkanıyor ya da yön değiştiriyor. Siz bu dengeyi nasıl kurdunuz?
Her sanatçının hikâyesi farklı. Benim de zaman zaman tıkanmalarım ya da yön değiştirmelerim oldu. Kaç kişi müzikte tanınarak bir yerlere varabiliyor ki? Varsa bile, bunun devamı ne kadar sağlıklı olabiliyor? Şanslıyım ki iyi bir çevrem ve olanaklarım var; bunlar beni korudu.
Pop müzik piyasasında yer bulmak gittikçe zorlaşıyor. Siz bu sistemin neresindesiniz? Kalabalıklar arasında kendinizi nasıl özgün tutuyorsunuz?
Evet, sayı artıyor. Yeni jenerasyonlar geliyor, teknolojiler değişiyor. Her dönemde dalga dalga yeni sanatçılar ve tarzlar çıkıyor, sonra kayboluyor. Ben bu sistemde kendi şarkılarımı söyleyebildiğim sürece varım. Zamanında kendimi çok zorladım, fazlaca taviz verdim. Ama sonunda anladım ki olacak şey zaten oluyor, olmayacak şey de olmuyor. Plan yapmak iyi ama aşırı hayal kurmadan.
Söz yazarlığınızda beslendiğiniz temel duygular ve temalar neler?
Yaz, aşk, kişisel deneyimler... Zaten bütün sanatçılar benzer konulardan besleniyor. Farkı yaratan şey, bu temaları nasıl yorumladığınız.
Hukuk eğitimi almış bir sanatçı olarak Türkiye’deki telif hakları düzenlemeleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu konu uzmanlık gerektiriyor. Açıkçası bu branşa tam anlamıyla hâkim olduğumu söyleyemem.
Zaman zaman sektörden uzak durmayı tercih ettiniz. Bu mesafeyi nasıl koruyorsunuz?
Müziğe hep devam ettim. Ama bir yandan kendi hayatıma da odaklandım. Yapmak istediğim başka şeyler de vardı. Kendini heba etmenin, bir şeyler olsun diye kendini zorlamanın anlamı yok. Şarkılarımı yapıyor, çalıyor ve söylüyorum. Gerisi artık kısmet.
Türkiye’deki pop müzik endüstrisinin bugünkü hali sizi nasıl etkiliyor? Sizce sanatçılar sistemin neresinde durmalı?
Bu konuda genelleme yapmak zor. Müzik zaten her jenerasyonda değişti, değişmeye de devam edecek. Bu kaçınılmaz. Öncekiler sonrakileri beğenmez, ama hayat yine de devam eder.
Yayıncılık ve prodüksiyon süreçlerinde en çok zorlandığınız ya da öğrendiğiniz şey neydi?
Bu işin ticaret kısmı çok önemli. Evet, müzik güzel ama gerçekler ve idealler arasında bir denge kurmak gerekiyor.
Bugüne dek müzikal olarak sizi en çok heyecanlandıran iş birliği hangisiydi?
Kendi çevremde, sevdiğim insanlarla şarkılar yapmak benim için en motive edici ve mutlu edici şey oldu.
Yeni projelerinizde müzikal tarzınızı değiştirme ya da genişletme gibi planlarınız var mı?
Pop, pop-rock, rock benim alanlarım. Farklı şeyler de yapabileceğimi biliyorum. Yine kader kısmet...
Bir gün kendi hayatınızı anlatan bir biyografi yazacak olsanız, başlığı ne olurdu?
"Utanır insan, böyle güzel olunur mu?" diyebilirim.
Yirmi yıl sonra bir müzikseverin Deniz Çetin’i nasıl hatırlamasını istersiniz?
"Harika şarkılar yapan adam" olarak.
Yorumlar
Yorum Gönder