Ana içeriğe atla

“Seviyorum Sevmiyorum” Dinleyenleri İkiye Ayırdı: Hangisisin?

 

Haber: Murat Fırat

Bazı şarkılar vardır; kulağa değil, doğrudan kalbe söylenir. Ahmet Hatipoğlu’nun “Seviyorum Sevmiyorum” adlı yeni şarkısı da tam olarak böyle bir şarkı. Aşkın ne olduğundan çok, ne olmadığını anlatan bu parça; insanın kendi kalbine bile düşman olduğu, kendini bile sevmediği o karanlık anların bir melodisi gibi. Herkes bir aşkın peşinden koşarken, bu şarkıda koşulan şey ne sevgili, ne ayrılık. Bu şarkıda insan, kendinden kaçıyor aslında.

“Seviyorum sevmiyorum, elimde papatya…” diye başlayan o nakarat, çocukluktan kalma bir oyunu getiriyor gözümüzün önüne. Ama burada o papatyanın her yaprağı, umut değil acı koparıyor. Bağırsan da duymuyor kimse. Bağırdıkça suskunlaşan bir kalbin şarkısı bu. Her kelimesinde inat var, öfke var, kabullenemeyen bir ruh var. En çok da yorgunluk var. Yorgun bir adamın, kendine bile anlatamadığı hikayesini anlatıyor.

Ahmet Hatipoğlu, şarkının söz ve müziğini kendisi yazmış. İşte bu yüzden samimi. Çünkü bir başkasının kaleminden değil, onun yaşadığı gecelerin, içinden çıkamadığı cümlelerin şarkısı. Düzenlemesinde Can Jeff Savaryego’nun, mix ve mastering’inde Özgür Öztürk’ün emeği var ama bu şarkının asıl düzenleyicisi belli: Hayat. Hayatın her köşesinden bir sızı sızıyor bu şarkıya.

Dinlerken insanın aklına hemen çocukken kopardığı o papatyalar geliyor. Seviyor… sevmiyor… Ama bu defa papatyanın son yaprağına geldiğimizde yanıt net değil. Aslında burada cevap çoktan belli: “Ben kendime yanıyorum…” demiş Ahmet. Seven ya da sevmeyen bir kalp değil bu, kendi içinde kaybolmuş bir kalp. Kendi kendine yangın olmuş bir adamın şarkısı.

Ahmet Hatipoğlu, bu şarkıyla birlikte pop müziğin süslü, parıltılı cümlelerinden uzaklaşıp daha derin bir yere adım atıyor. TikTok’ta paylaşılır, Instagram’da story yapılır, YouTube’da defalarca dinlenir belki; ama bu şarkının asıl yeri orası değil. Bu şarkı, gece yatağa başını koyduğunda insanın kafasında sessizce çalmaya devam edecek bir şarkı. Belki dışarıdan sakin, belki melodisi yumuşak, ama içinde fırtınalar var.

“Seviyorum Sevmiyorum” bir aşk şarkısı değil. Aşkın bahane olduğu, asıl savaşın insanın kendisiyle olduğu o tarifsiz ruh halinin şarkısı. Ahmet Hatipoğlu, bu şarkıda bize değil, kendine konuşuyor. Biz sadece dinleyiciyiz. Ve işin en acı tarafı da şu ki; ne zaman kendimize bir papatya alıp “seviyorum sevmiyorum” demeye kalksak, o son yaprağı koparmaya hep cesaret edemeyeceğiz.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ebru'yla Evliyken Emre'ye Aşıktım

Teoman'ın "Yavaş Yavaş" albümünde İrem Candar'la düet yaptığı "Bana Öyle Bakma" şarkısının sözlerinde "Bana öyle bakma anlayacaklar, ikimize karşı bu dünya bizi anlamayacaklar" dediğinde Ahmet ve Emre gibi birçok Lgbti bireyinin hayatını özetlemişti. İlk görüşte aşka inanır mısınız bilmem ama Ahmet ve Emre ilk görüşte birbirlerine âşık olanlardan, sosyal medya üzerinden tanıştılar ve Ahmet askere gidene kadar hiç ayrılmadılar. Eğer aşk asker de başkaysa bunun asıl sebebi Emre'nin kuşkuya yer vermeyecek derecede Ahmet'te sadık olmasıydı! Sonrasın da ne mi oldu? Askerliği bitirip işe başlayınca Ahmet evlendi hayır yanlış okumadınız! "Toplum Baskısı" yüzünden Ahmet'de evlendi. Tanışma hikayenizi dinlemek isterim? Emre ile sosyal medya üzerinden tanıştık sohbeti çok hoşuma gitmişti belli bir süre sonra yüz yüze görüşmeye karar verdik. Bundan 7 yıl önce bir Ağustos akşamı parka görüşmeye gittim ve nasıl birisiyle karşıla...

“Popun Kraliçesi Nilüfer’den 70. Yaş Gününde Melodiyle Dans”

Haber: Murat Fırat Pop müziğin unutulmaz sesi, gerçek bir efsane, Türk müziğinin yaşayan efsanesi Nilüfer, 70. yaş gününü unutulmaz bir anıya dönüştürdü. Hayranlarına yaptığı muhteşem sürprizle, sadece yaşını değil, aynı zamanda müziğe olan tutkusunu ve yaratıcılığını da kutladı. Doğum günü sabahında sosyal medya hesaplarından paylaştığı yeni şarkısının yalnızca müziği, sözleri olmadan, adeta bir melodi çağrısı gibi yayıldı. Ancak Nilüfer, sadece bu büyülü melodiyi paylaşmakla kalmadı; müziğin ritmiyle uyum içinde zarif ve enerjik bir dans performansı sergileyerek hayranlarını büyüledi. Her notada hissedilen o eşsiz tını, zamanın ötesinde bir sanatçının kalbinden doğduğunu gösterdi. 1970’lerden itibaren Türkiye’de pop müziğin gelişimine yön veren Nilüfer, uzun yıllar boyunca sayısız hit şarkıya imza attı. Kendine has yorumuyla, samimiyetiyle ve güçlü sahne duruşuyla müzikseverlerin kalbinde taht kurdu. Kariyerinde, değişen müzik trendlerine rağmen her daim yenilikçi ruhunu korudu...

"Sınıf arkadaşlarım soyunma odasında taciz ettiler"

Barış ve Yağız'ın hikayesi 4.5 yıl önce sosyal medya aracılığı ile kısıtlı kelimelere sıkışmış samimi bir kaç söz ve gecenin bir yarısı Yağız'ın kapıya dayanmasıyla başladı... Birbirlerine hala ilk günkü gibi aşık olan Barış ve Yağız'la aşk, eşcinsellik, aile hayatları, hiv-aids'in eşcinsel bireylerin lanetiymiş gibi yansıtılmasını kısacası toplumun beyninde aykırı olan her şeyi konuştuk. Ne zaman gay olduğunuzu fark ettiniz? Barış: Altıncı sınıftaydım, bizim sınıftaki bir çocuktan hoşlanmıştım, sürekli onunla bağ kurmaya, konuşmaya hatta oyun oynamaya çalışıyordum. Yağız: Aslında hep farkındaydım, yaşım el verdiğinden bu yana. Lise döneminde kabule geçtim ve daha rahat nefes almaya başladım.  Aileniz cinsel yöneliminizi biliyor mu? Barış: Hayır bilmiyorlar. Annem sanki hissediyor ama konduramıyor.  Yağız: Evet  Babanız sizinle ilgilenmediği için mi böylesiniz? Barış: Hiçbir alakası yok gayet ilgili bir babaydı. Yağız: Aksine fazla ilgili bir ...