Ana içeriğe atla

“Başar Keklik: Genç Bir Yıldızın İçtenlik ve Samimiyetle Yazdığı Hikâye”

 

Haber: Murat Fırat

Müzik dünyasında her dönem yeni isimler çıkar, bazıları gelir geçer, bazıları ise bir jenerasyonun ruhunu yakalar. Başar Keklik, o ikinci grupta yer almaya aday genç bir sanatçı. Henüz yolun çok başında olmasına rağmen şarkılarındaki duygusal yoğunluk, kelimelere yüklediği anlam ve şarkı seçimleriyle belli ki uzun soluklu bir kariyer için geliyor. Kendisini ilk kez “Biz Ayrıldık Müjgan Bilmiyorlar” adlı parçayla tanımıştık. O şarkı, ayrılığın en kırılgan haliyle, basit ama yürek burkan sözleriyle sessiz bir fırtına gibi içimize işlemişti.

O günden bu yana Başar Keklik, hızlı adımlarla, arka arkaya ürettiği şarkılarla kitlesini büyüttü. Özellikle dijital çağın müzik dinleme alışkanlıklarına uygun şarkı yapısıyla, melodilerindeki modern yaklaşım ve sözlerindeki eski aşkların kırık aynasıyla yeni kuşağın en dikkat çekici isimlerinden biri olmayı başardı. Şimdi ise karşımızda çok daha derin, çok daha olgun bir eser var: “Bir Kördüğüm Uğruna Öldüğüm”.

Bu şarkı, adeta Başar Keklik’in kariyerinde bir dönüm noktası. “Bir Kördüğüm Uğruna Öldüğüm” bir aşk hikâyesinden çok daha fazlası. Bu, insanın kendisiyle yaptığı savaşın müzikteki karşılığı gibi. “Yerin dolmadı bir daha / İnan sen gibi değil” dediği o ilk satırdan itibaren, dinleyici bir yasın ortasına davet ediliyor. Ama bu yas, ağlamaklı bir romantizm değil, içten içe isyan eden bir kalbin sessiz çığlığı.

Başar Keklik’in en güçlü tarafı; sade gibi görünen sözleriyle aslında çok katmanlı bir duygu anlatabilmesi. “Bir kördüğümün uğruna öldüğüm” derken, bu sadece bir kişiye duyulan aşk değil; gençliğin, umudun, hayallerin düğümlendiği her şeyi temsil ediyor. Bu şarkıda bir aşka değil, aynı zamanda hayal kırıklıklarına, belki ailesine, geçmişine ya da kendi içindeki kırgın çocuğa sesleniyor olabilir. O yüzden bu şarkı sadece romantik değil, aynı zamanda varoluşsal bir sızı.

Müzikal altyapı olarak bakıldığında ise Başar Keklik’in modern pop ve arabesk harmanını çok iyi kullandığını görüyoruz. Melodi, kelimelerin yarattığı duygusal sarsıntıyı destekleyen yavaş bir tempoya sahip. Böylece dinleyici, şarkının içine kolayca girip çıkamıyor. İçinde kalıyor, sözleri kafasında defalarca döndürerek yeniden yeniden anlamaya çalışıyor. Zaten iyi müzik budur: İlk seferde değil, üçüncü, beşinci dinlemede gerçek etkisini gösterir.

Başar Keklik’in bu noktaya gelmesinde şüphesiz sosyal medyanın etkisi büyük. Fakat dikkat edilmesi gereken şey şu ki; dijital çağın hızlı tüketim kültüründe bir şarkının kalıcı olması, sadece algoritmalarla olmaz. Kalıcı olmak için gerçek duygulara temas etmek, içten olmak, samimi olmak gerekir. Başar Keklik’in şarkılarındaki en büyük gücü de tam burada yatıyor. Şarkıların prodüksiyon kalitesi değil sadece, o kelimelerde gizli olan samimiyet ve içtenlik, onu farklı kılıyor.

Henüz çok genç. Önünde uzun bir yol var. Ama müzik dünyasında genç sanatçıların en çok ihtiyaç duyduğu şey doğru destektir. Genç yaşta parlamak kolaydır, kalıcı olmak ise başka bir meziyet ister. Başar Keklik’in şimdi yapması gereken şey; bu çıkış çizgisini koruyacak, müzikal anlamda kendisini daha da geliştirecek sağlam bir ekip ve doğru bir vizyonla yoluna devam etmek.

“Bir Kördüğüm Uğruna Öldüğüm”, kariyerinde çok önemli bir basamak. Çünkü bu şarkı; onun sadece bir pop şarkıcısı değil, duyguları dile getirme yeteneği güçlü bir hikâye anlatıcısı olduğunu gösteriyor. Gelecek şarkılarda bu duygusal derinliği, belki daha farklı tarzlarla, belki daha cesur sözlerle daha da ileri taşıyabilir.

Başar Keklik, sadece bir isim değil. O, kırık kalplerin sesi olabilecek potansiyele sahip bir genç sanatçı. Türk müziği yeni bir hikaye anlatıcısı kazanmak üzere. Eğer doğru yolda yürümeye devam ederse, ileride sadece hit şarkılarla değil, kuşağının duygularını anlatan önemli bir isim olarak müzik tarihindeki yerini alabilir.

Kendisini izlemeye devam edeceğim. Çünkü bazı sanatçılar gelir ve geçer; bazılarıysa suskun kaldığımız her duyguyu bizim yerimize fısıldar. Başar Keklik, o ikinci grupta yer almayı hak ediyor.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ebru'yla Evliyken Emre'ye Aşıktım

Teoman'ın "Yavaş Yavaş" albümünde İrem Candar'la düet yaptığı "Bana Öyle Bakma" şarkısının sözlerinde "Bana öyle bakma anlayacaklar, ikimize karşı bu dünya bizi anlamayacaklar" dediğinde Ahmet ve Emre gibi birçok Lgbti bireyinin hayatını özetlemişti. İlk görüşte aşka inanır mısınız bilmem ama Ahmet ve Emre ilk görüşte birbirlerine âşık olanlardan, sosyal medya üzerinden tanıştılar ve Ahmet askere gidene kadar hiç ayrılmadılar. Eğer aşk asker de başkaysa bunun asıl sebebi Emre'nin kuşkuya yer vermeyecek derecede Ahmet'te sadık olmasıydı! Sonrasın da ne mi oldu? Askerliği bitirip işe başlayınca Ahmet evlendi hayır yanlış okumadınız! "Toplum Baskısı" yüzünden Ahmet'de evlendi. Tanışma hikayenizi dinlemek isterim? Emre ile sosyal medya üzerinden tanıştık sohbeti çok hoşuma gitmişti belli bir süre sonra yüz yüze görüşmeye karar verdik. Bundan 7 yıl önce bir Ağustos akşamı parka görüşmeye gittim ve nasıl birisiyle karşıla...

“Popun Kraliçesi Nilüfer’den 70. Yaş Gününde Melodiyle Dans”

Haber: Murat Fırat Pop müziğin unutulmaz sesi, gerçek bir efsane, Türk müziğinin yaşayan efsanesi Nilüfer, 70. yaş gününü unutulmaz bir anıya dönüştürdü. Hayranlarına yaptığı muhteşem sürprizle, sadece yaşını değil, aynı zamanda müziğe olan tutkusunu ve yaratıcılığını da kutladı. Doğum günü sabahında sosyal medya hesaplarından paylaştığı yeni şarkısının yalnızca müziği, sözleri olmadan, adeta bir melodi çağrısı gibi yayıldı. Ancak Nilüfer, sadece bu büyülü melodiyi paylaşmakla kalmadı; müziğin ritmiyle uyum içinde zarif ve enerjik bir dans performansı sergileyerek hayranlarını büyüledi. Her notada hissedilen o eşsiz tını, zamanın ötesinde bir sanatçının kalbinden doğduğunu gösterdi. 1970’lerden itibaren Türkiye’de pop müziğin gelişimine yön veren Nilüfer, uzun yıllar boyunca sayısız hit şarkıya imza attı. Kendine has yorumuyla, samimiyetiyle ve güçlü sahne duruşuyla müzikseverlerin kalbinde taht kurdu. Kariyerinde, değişen müzik trendlerine rağmen her daim yenilikçi ruhunu korudu...

"Sınıf arkadaşlarım soyunma odasında taciz ettiler"

Barış ve Yağız'ın hikayesi 4.5 yıl önce sosyal medya aracılığı ile kısıtlı kelimelere sıkışmış samimi bir kaç söz ve gecenin bir yarısı Yağız'ın kapıya dayanmasıyla başladı... Birbirlerine hala ilk günkü gibi aşık olan Barış ve Yağız'la aşk, eşcinsellik, aile hayatları, hiv-aids'in eşcinsel bireylerin lanetiymiş gibi yansıtılmasını kısacası toplumun beyninde aykırı olan her şeyi konuştuk. Ne zaman gay olduğunuzu fark ettiniz? Barış: Altıncı sınıftaydım, bizim sınıftaki bir çocuktan hoşlanmıştım, sürekli onunla bağ kurmaya, konuşmaya hatta oyun oynamaya çalışıyordum. Yağız: Aslında hep farkındaydım, yaşım el verdiğinden bu yana. Lise döneminde kabule geçtim ve daha rahat nefes almaya başladım.  Aileniz cinsel yöneliminizi biliyor mu? Barış: Hayır bilmiyorlar. Annem sanki hissediyor ama konduramıyor.  Yağız: Evet  Babanız sizinle ilgilenmediği için mi böylesiniz? Barış: Hiçbir alakası yok gayet ilgili bir babaydı. Yağız: Aksine fazla ilgili bir ...