Ana içeriğe atla

Cem Özer’den çarpıcı açıklamalar


 Adana’ya  önceden  geldiniz  mi?
- Stand  up  ve  tiyatro  yaptığım  dönemde  geldim.

Altın  Koza  Film Festivaline  katıldınız  mı? Sizin  için  ne ifade ediyor.
- Berlin Berlin filmimle katılmıştım. Oyunculuk kariyerimdeki en iyi filmim diye bilirim. Türk sinemasında bir şeyler değiştiren, oyunculuk ve sinema anlamında ilk sesli çekilen filmdir. O sene Menderes Samancıların oynadığı sıradan bir film ile yarışıyordu ödülü kendisi kazandı.
Altın koza sanki Yılmaz Güney’e ödül versin diye kurulmuş bir festival intibası bıraktı, çünkü hiç es geçilmemiş hepimizin olduğu gibi Yılmaz beyinde iyi – kötü filmleri vardır. O kötü filmlerde ödül alıyor. Altın kozanın bende bıraktığı intiba Yılmaz Güney festivaliydi. Türkiye’de her işte olduğu gibi yarışmalarda objektif  değil, jüride en etkin kim ise ona yakın olan kişiye ödülün ona verildiğini düşünüyorum.

Türk sinemasının izleyici kitlesinin zihninde iz bıraktığınız gerçek, peki bunu neye borçlusunuz ?
-Risk alıyorum. Biraz yaramazım farklı işler yapmayı seviyorum. Aktarmacı oyunculuğu sevmem, rolün üstüne bir şey katmalı oyuncu.  En mutlu olduğum yer ‘’ set ve tiyatro ‘’ sahnesidir.

Genç nesil oyunculardan takip ettiğiniz var mı?
-Tiyatroda takip ettiklerim var, Paşan Yılmazel, Fırat Çöloğlu, Açelya Topaloğlu ve Mert Carim’e emeğim geçti. Son dönemde Umut Oğuz’u biraz kendime benzetiyorum.

Farklı sanat dallarıyla ilgilenmek sanatçıyı besler mi?
- Duygusunu ve mesleğini besliyor. Ben tiyatro kökenli bir insanım tiyatro dediğiniz zaman içinde edebi bir metin var.  Okullarda resim müzik gibi dersler vardır, kaldırın hepsini yerine tiyatro koyun,  böylece insanların hem kendine güveni gelir, hem de konuşmayı öğrenirler.

Sevgilim başkasıyla yatabilir bunu aldatma saymam, gibi bir cümle kullanmışsınız. Asıl anlatmak istediğiniz nedir ?
- Röportajı yapan arkadaş bunu bir izin gibi aktarmış. Derin anlamı şudur; Günün birinde sevgilim başkasıyla yatabilir. Bunu aldatma saymam, benden sıkılmıştır bulunduğu ortam iyi gelmiştir. Benimle aynı yatağı ve evi paylaşırken kafasında başka biri var ise ve dertlerini, hüzünlerini duygularını onunla paylaşıyorsa, tensel ve bedensel birlikte olmadığı halde bunu aldatma sayarım. Ne yazık ki günümüzdeki kirli medya ve o medyada gazetecilik yaptığını düşünenler bunu böyle yansıtırsa sansasyonel çıkaramayacaktı.

En ağır yorumu Hande Ataizi yaptı, okudunuz mu ?
- Okumadım. Herkesin kendi düşüncesidir, ama bir şeye yorum yaparken kendi hayatına bakacaksın. Bu benim düşüncem başkasından sorumlu değilim. Hande sevdiğim bir arkadaşımdır, iyi bir kızdır. Kendisinin ağzından duymadım, öyle söylediğini belirtiyorlar.

Evlilik canlı doğasına aykırımı sizce ?
- O konuda kafam çok karışık net bir durum yok, ama ben dört defa beceremedim.

Kızınız nişanlanmış hayırlı olsun. Sanat dünyasıyla bir alakası kalmadı sanırım, uzaklaşmasını siz mi istediniz ?
- Hayır. Oyunculuk yaptı kendisi, liseler arası yapılan yarışmada en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı. Oyunculuk bir yaşam biçimidir meslek değildir, set iptal benim oyunculuğum bitti değil, 24 saat boyunca gözlem yaparım. Kızım bana şunu söyledi; baba ben meslek olarak oyunculuğu sevdim ama yaşam biçimi olarak sevemedim bana uygun değil. Oyunculuktan vazgeçti şuan kendi mesleğini yapıyor.

Genç meslektaşlarınıza bir öneriniz var mı ?
- Kirleneceksiniz az kirlenin, kirlenmeyin diyemeyeceğim kirletiyorlar ! Piyasada yer edine bilmek için çalışacaksınız doğru zamanda, doğru yerde insanlarla temas kurmalısınız. Emek vermelisiniz hiç yılmadan, önünüzde onlarca engel olacak aşmaya çalışın, eşine dostuna akrabana güvenmeyeceksin, onlarla bir yerlere gelirsen, onların olmadığı günde gidersin dolayısıyla kendi işinle var olmalısın.

Oyuncu mesleği için asıl gereken nedir ?
- ilk başta gereken şey  yetenektir ! Aptal insandan yetenek çıkmaz önce zeka gerekir. Çalışma ve eğitim  bir tanesi daha fazladır ötekini kapatır.

MURAT FIRAT

  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Andaç’ın Hayatını Tarihi Akordeon Değiştirdi.”

Uzun zamandır takip ettiğim yetenekli bir sanatçı var. Sahne Sanatları Opera & Şan eğitimi almış, zamansız şarkılara imza atıyor. Yapmış olduğu çalışmalarla dikkatleri üzerine çekip, adından sıkça söz ettiriyor ve mikrofon kendisine uzatıldığında, hiç çekinmeden mesleği hakkında iddialı açıklamalarda bulunuyor: Adım adım güzel bir kariyer inşa etmek istediğinden bahsederken! Beni en çok etkileyen sözleri ise; “Çocukluğuna özlem duyup, geçmişe yolculuk yaparak aktardığı anılarıydı.” Mesleğinde henüz yolun başında ama basamakları çabuk atlayacağına inanıyorum. Siz de tanıyın istedim ve bu kez sözü mesleğinin ümit veren bir yeteneğine bırakıyorum. En son ne zaman kendine, kim olduğunu sordun. Andaç desem, bize neler anlatırsı n? Sanıyorum 2 sene evveldi. Birçok kişi gibi hayallerim ve bir amacım var. Gerçekleştirmek için de belirlemiş olduğum bir motto, yol var. Ne zaman ki, bu yoldan, yan yollara girmeye başlıyorum; o zaman kendime kim olduğumu soruyor, ne istediğimi, hayallerimi...

Ebru'yla Evliyken Emre'ye Aşıktım

Teoman'ın "Yavaş Yavaş" albümünde İrem Candar'la düet yaptığı "Bana Öyle Bakma" şarkısının sözlerinde "Bana öyle bakma anlayacaklar, ikimize karşı bu dünya bizi anlamayacaklar" dediğinde Ahmet ve Emre gibi birçok Lgbti bireyinin hayatını özetlemişti. İlk görüşte aşka inanır mısınız bilmem ama Ahmet ve Emre ilk görüşte birbirlerine âşık olanlardan, sosyal medya üzerinden tanıştılar ve Ahmet askere gidene kadar hiç ayrılmadılar. Eğer aşk asker de başkaysa bunun asıl sebebi Emre'nin kuşkuya yer vermeyecek derecede Ahmet'te sadık olmasıydı! Sonrasın da ne mi oldu? Askerliği bitirip işe başlayınca Ahmet evlendi hayır yanlış okumadınız! "Toplum Baskısı" yüzünden Ahmet'de evlendi. Tanışma hikayenizi dinlemek isterim? Emre ile sosyal medya üzerinden tanıştık sohbeti çok hoşuma gitmişti belli bir süre sonra yüz yüze görüşmeye karar verdik. Bundan 7 yıl önce bir Ağustos akşamı parka görüşmeye gittim ve nasıl birisiyle karşıla...

"Sınıf arkadaşlarım soyunma odasında taciz ettiler"

Barış ve Yağız'ın hikayesi 4.5 yıl önce sosyal medya aracılığı ile kısıtlı kelimelere sıkışmış samimi bir kaç söz ve gecenin bir yarısı Yağız'ın kapıya dayanmasıyla başladı... Birbirlerine hala ilk günkü gibi aşık olan Barış ve Yağız'la aşk, eşcinsellik, aile hayatları, hiv-aids'in eşcinsel bireylerin lanetiymiş gibi yansıtılmasını kısacası toplumun beyninde aykırı olan her şeyi konuştuk. Ne zaman gay olduğunuzu fark ettiniz? Barış: Altıncı sınıftaydım, bizim sınıftaki bir çocuktan hoşlanmıştım, sürekli onunla bağ kurmaya, konuşmaya hatta oyun oynamaya çalışıyordum. Yağız: Aslında hep farkındaydım, yaşım el verdiğinden bu yana. Lise döneminde kabule geçtim ve daha rahat nefes almaya başladım.  Aileniz cinsel yöneliminizi biliyor mu? Barış: Hayır bilmiyorlar. Annem sanki hissediyor ama konduramıyor.  Yağız: Evet  Babanız sizinle ilgilenmediği için mi böylesiniz? Barış: Hiçbir alakası yok gayet ilgili bir babaydı. Yağız: Aksine fazla ilgili bir ...