Ana içeriğe atla

Tekir “Çalışmak En Güzel İbadettir”

Son yıllarda çıkardığı aşk şarkılarıyla dikkatleri üzerine çeken yakışıklı sanatçı Tekir, özel hayatıyla ilgili merak edilenleri, kariyeriyle ilgili planları ve gündemdeki konularla ilgili samimi açıklamalarda bulundu.

Sevenlerin adına soruyorum: Işıklar sönüp evine gittiğinde nasıl bir Tekir var?

Işıklar daima sönük zaten ve Tekir hep sahnede. Ben, “benimle baş başa kaldığımda” kendisi için karanlık, ama çevresi için daima ışık saçan bir adamla karşı karşıyayım.

Hayatın nasıl bir dönemindesin?

Hayatımın aslında en güzel, en aydınlık, belki de en keyif almam gereken dönemindeyim. Hem de her açıdan! Çok şükür sebebi bir dönem ve hep şükrediyorum. Fakat içimdeki karanlık duygular ve bir takım rahatsızlıklarım sebebi ile bu dönemi böyle güzel değerlendiremiyorum henüz.

Müziği seçme meselen neydi?
Ben müziği değil, müzik beni seçti. Doğrusu bu. Ve beni tam olarak neden seçti bilemiyorum, ama anlatmam gereken şeyler olduğunun ve bunları anlatmayı misyon edindiğimin bilincindeyim.

Hiç durmuyorsun… Sürekli üretim halindesin!

Çalışmak en güzel ibadettir.

Dinlediğim kadarıyla hep duygusal şarkılar… Peki, aşk senin için ne ifade diyor?
Aşkın benim için ne ifade ettiğini birkaç cümle ile özetleyebilseydim; bunca şarkı olmazdı…

10 yıl sonra kendini nerede görüyorsun?
Görüntü çok bulanık, göremiyorum. Ama her halükarda bu versiyonumun kıskanacağı bir ben bizleri bekliyor gibi.

Uzun süredir hayalini kurduğun bir şey var mı? Peki, onu gerçekleştirmek için neler yapıyorsun?
Köyde minimal ve ilkel bir yaşam... Her şeyden ve herkesten izole! Ben, hayat arkadaşım, hayvanlarım ve müziğim. Bunun için biraz birikim yapmaya çalışıyorum. Yani anlayacağınız, benim hayalim; gerçekliğin ta kendisi.

Senin için “mükemmel” bir gün nelerden oluşuyor?
Henüz karşılaşmadım, o yüzden tanımlayamıyorum. Mükemmeliyetçilikten çok ağır günler yaşadım, bence mükemmeli arama telaşesi yüzünden yaşayamıyoruz o güzel günleri.

“Şöhretle mutluluk yan yana olmaz” diye bir cümle var. Senin yorumun nedir?
Şöhret kelimesi benim zihnimde herhangi bir zemine oturmuyor, hiçbir zamanda oturmadı. Açıkçası ilgi alanım da değil. Bu sorunun muhatabının ben olmadığımı düşünüyorum.

 

“Depresyona Girmiş Mağara Adamına Denk Geldiniz Mi?”

Günümüz dünyasının başlıca sorunları nelerdir?
Bilmek, çok bilmek… Eğer kafamızda birçok şeyi tanımlayabilmiş olmasaydık, hatta belki de tanımlayabildiğimizi sanmasaydık, hiç bilmeseydik, aslında öyle bir sorun hiç var olmamış olacaktı. Örneğin; psikoloji bilimi! Hiç tarih kitaplarında depresyona girmiş bir mağara adamına denk geldiniz mi? Ya da ilk insanın anksiyete rahatsızı olduğuna? Hayır. Çünkü ne psikolog vardı, ne de psikoloji. Başımıza ne geldiyse çok fazla şey bilmekten geldi. Bu örneklerin ve bu tartışmaların sonu gelmez. İlkel yaşam modern yaşamdan çok daha yaşanılabilirdi, ben bu şekilde düşünüyorum.

Bu son sorum: Bir sanatçı olarak nasıl hatırlanmak istersin?
Hatırlanmak... Buna da pek inanamıyorum. İnsan kelimesi; kelime anlamı olarak unutan manasına geliyormuş, bir yerde okumuştum... Bizlerin işi unutmak zaten, unutmasak yaşayabilir miydik? Sanmam. Kuvvetle muhtemel ben de herkes gibi unutulacağım bir gün. Hatta en sevdiklerim, en sevenlerim tarafından belki de. Ama hatırda kaldığım kısacık bir süre olacaksa eğer; o süre zarfında da beni dümdüz hatırlasınlar isterim. Öyle, öylesine düz bir adam. Bunca eğri arasında düz durabilmek fazilettir.

90’lar tadında sorular…

Yaş: Biyolojik yaşım 25

Boy: 1.78

Kilo: 89

Burcu: Başak

Ayakkabı numarası: 42

Göz rengi: Kahverengi

Saç rengi: Siyah

Sesin kaç oktav: Ölçmedik

En büyük korkunuz nedir: Korkularımdan kurtulamama korkusu.

En beğenmediğiniz özelliğiniz hangisi: Farkındalığım.

Başka insanlarda en beğenmediğiniz özellik hangisi: Farkındalıktan bu denli uzak olmaları, samimiyetsiz samimiyetleri.

Şu an hayatta olan ve en çok hayranlık duyduğunuz kişi kim: Henüz yok.

En büyük müsrifliğiniz nedir: Zaman.

Murat’ça sorular!

Anlatırsam ağlarım dediğim konu …
Ben ağlayamıyorum, ama hikayem ağlatabilir.

Çoğu kişi öyle biliyor ama aslında doğrusu ...

Tekir soyadım, takma isim değil.

… hatayı yapmasaydım. Şu an hayatım … noktada olurdu.

Her hatayı yapmam gerektiği için yapabilmişimdir, bugünkü bende en büyük pay hatalarımın.

Tam o anda ... çok mutlu olmuştum ve heyecanımı tutamamıştım.

Hatırlamıyorum.

Birisi beni tanımak istiyorsa … özelliğe sahip olması gerekir.

Tek bir rengi olmalı, net olmalı.

“İyi ki yaptım” dediğim … şey?

Müzik.

Sevgilimi … olunca tanırım.

Benden öte olunca.

Hayatımda bulunmayacak üç insan özelliği …

Düzenbaz.

Yalan dünya ve dünya nimetleri için yapmayacağı şey olmayan insancıklar.

Stratejik yaşayanlar.

Keşke kendisiyle “…” paylaşabileceğim birisi olsaydı.

Ömrümü ve zaten var.

Röportaj: Murat Fırat

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Andaç’ın Hayatını Tarihi Akordeon Değiştirdi.”

Uzun zamandır takip ettiğim yetenekli bir sanatçı var. Sahne Sanatları Opera & Şan eğitimi almış, zamansız şarkılara imza atıyor. Yapmış olduğu çalışmalarla dikkatleri üzerine çekip, adından sıkça söz ettiriyor ve mikrofon kendisine uzatıldığında, hiç çekinmeden mesleği hakkında iddialı açıklamalarda bulunuyor: Adım adım güzel bir kariyer inşa etmek istediğinden bahsederken! Beni en çok etkileyen sözleri ise; “Çocukluğuna özlem duyup, geçmişe yolculuk yaparak aktardığı anılarıydı.” Mesleğinde henüz yolun başında ama basamakları çabuk atlayacağına inanıyorum. Siz de tanıyın istedim ve bu kez sözü mesleğinin ümit veren bir yeteneğine bırakıyorum. En son ne zaman kendine, kim olduğunu sordun. Andaç desem, bize neler anlatırsı n? Sanıyorum 2 sene evveldi. Birçok kişi gibi hayallerim ve bir amacım var. Gerçekleştirmek için de belirlemiş olduğum bir motto, yol var. Ne zaman ki, bu yoldan, yan yollara girmeye başlıyorum; o zaman kendime kim olduğumu soruyor, ne istediğimi, hayallerimi...

Ebru'yla Evliyken Emre'ye Aşıktım

Teoman'ın "Yavaş Yavaş" albümünde İrem Candar'la düet yaptığı "Bana Öyle Bakma" şarkısının sözlerinde "Bana öyle bakma anlayacaklar, ikimize karşı bu dünya bizi anlamayacaklar" dediğinde Ahmet ve Emre gibi birçok Lgbti bireyinin hayatını özetlemişti. İlk görüşte aşka inanır mısınız bilmem ama Ahmet ve Emre ilk görüşte birbirlerine âşık olanlardan, sosyal medya üzerinden tanıştılar ve Ahmet askere gidene kadar hiç ayrılmadılar. Eğer aşk asker de başkaysa bunun asıl sebebi Emre'nin kuşkuya yer vermeyecek derecede Ahmet'te sadık olmasıydı! Sonrasın da ne mi oldu? Askerliği bitirip işe başlayınca Ahmet evlendi hayır yanlış okumadınız! "Toplum Baskısı" yüzünden Ahmet'de evlendi. Tanışma hikayenizi dinlemek isterim? Emre ile sosyal medya üzerinden tanıştık sohbeti çok hoşuma gitmişti belli bir süre sonra yüz yüze görüşmeye karar verdik. Bundan 7 yıl önce bir Ağustos akşamı parka görüşmeye gittim ve nasıl birisiyle karşıla...

"Sınıf arkadaşlarım soyunma odasında taciz ettiler"

Barış ve Yağız'ın hikayesi 4.5 yıl önce sosyal medya aracılığı ile kısıtlı kelimelere sıkışmış samimi bir kaç söz ve gecenin bir yarısı Yağız'ın kapıya dayanmasıyla başladı... Birbirlerine hala ilk günkü gibi aşık olan Barış ve Yağız'la aşk, eşcinsellik, aile hayatları, hiv-aids'in eşcinsel bireylerin lanetiymiş gibi yansıtılmasını kısacası toplumun beyninde aykırı olan her şeyi konuştuk. Ne zaman gay olduğunuzu fark ettiniz? Barış: Altıncı sınıftaydım, bizim sınıftaki bir çocuktan hoşlanmıştım, sürekli onunla bağ kurmaya, konuşmaya hatta oyun oynamaya çalışıyordum. Yağız: Aslında hep farkındaydım, yaşım el verdiğinden bu yana. Lise döneminde kabule geçtim ve daha rahat nefes almaya başladım.  Aileniz cinsel yöneliminizi biliyor mu? Barış: Hayır bilmiyorlar. Annem sanki hissediyor ama konduramıyor.  Yağız: Evet  Babanız sizinle ilgilenmediği için mi böylesiniz? Barış: Hiçbir alakası yok gayet ilgili bir babaydı. Yağız: Aksine fazla ilgili bir ...