Kıvanç Terzioğlu, 8.700
üyesi bulunan "Film-San Vakfı'nın genel müdürlük koltuğuna 2010 yılında
oturdu! İleri Türk müziği konservatuar bölümü mezunu, ayrıca başarılı bir
tiyatrocudur. Kamuran Akkor ve rahmetli eşi Vasfi Uçaroğlu'nun vesilesiyle
menajerlik mesleğine başladı. Duygularının kâğıda döküldüğü "Hiçbir Şey
Yapmak İstiyorum" şiir kitabının yazarıdır. Bir dönem "Papatya
Dergisi"nin magazin müdürlüğünü yaptı. Kendi gazete köşesinde, has yorumlarıyla
güçlü bir okuyucu kitlesine sahip olan Kıvanç Terzioğlu ile samimi ve içten bir
röportaja imza attık…
Merhaba Kıvanç Bey nasılsınız, okuyucularımıza biraz
kendinizden, hobi ve fobilerinizden bahseder misiniz? Hayatınızda olmazsa
olmazlarınız nelerdir?
Çok teşekkür ederim çok iyiyim hamd olsun ki. 25 Mayıs’ta
Fatih İstanbul doğdum. Anne tarafım İzmir Karşıyaka, baba tarafımda Antalya
fakat her ikisininde kökeni Selanik’e Atamızın memleketine dayanıyor. Ama ben
doğma büyüme İstanbul insanıyım. İlk orta lise tahsilimi İstanbul’da
tamamladım. Üniversiteyi de 19 Mayıs Üniversitesi Sinop Su Ürünleri
Fakültesinde, Sinop’ta 4 yıl da tamamladım. O yıllarda Türkeli Tv’de Öğle
Güneşi adında müzik eğlence programının sunuculuğunu ve Sinop Belediye Konservatuarında
da müzik çalışmaları yaptım. Hobilerim aslında güzel olan her şeyi severim ama
en büyük tutkum hiç keşfedilmemiş görülmemiş yerleri gezip görmek seyahati çok
seviyorum. Güzel işlere imza atmak ve başarı en büyük hobim arasında
diyebilirim. Fobilerime gelince Allahtan başka kimseden korkmam sadece yanlış
anlaşılmaktan çok korkarım, yalandan nefret ederim.
Film-San Vakfı’nın müdürlüğüne giden yolculuğunuzu
anlatır mısınız? Film-San Vakfı'nın kurulma amacı nedir? Yeşilçam oyuncuları
ençok neye sitem ediyor ve bu vakıf aracılığıyla yapmak istedikleri nedir?
Üyeleriniz arasında kimler var? Genç oyuncuların dikkat etmesi gereken
noktalar? Şu ana kadar Film-San Vakfı olarak neleri başardınız?
Film-San Vakfı resmî anlamda 2010 yılında başladı
müdürlük görevine gelmemle birlikte. Ünlü yapımcı Rahmetli Nevin Dal sayesinde.
Nurlarda yatsın inşallah. Zaten film-san vakfına menajerlik basın Danışmanlığı
yaptığım yıllarda kayıtlı üyeydim. İşte yaptığımız güzel işlerin bileşkesi burada
buluşturdu bizi.
1975’de Hülya Koçyiğit, Murat Soydan, Muazzez Arçay,
Sırrı Gültekin, Mengü Yeğin, Enver Burçkin, Faruk Kenç, Ümit Utku, Emel Sayın,
Ayla Algan, Şükran Özer Doruk, Nuri Sesigüzel, Erkan Özerman ve Faruk Ilgaz
gibi sinema, tiyatro ve müzik dünyasının seçkin isimleri tarafından kurulan FİLM-SAN
VAKFI, yaklaşık 8700' e yakın Sanatçı Meslek Kartı üyesi ve 42 yıllık
geçmişiyle halen hizmet veren en eski kuruluş olma özelliğini sürdürmektedir.
FİLM-SAN VAKFI, kurulduğu 1975 yılından bu yana amaçları doğrultusunda başarılı
çalışmalara imza atmış, sanat emekçileri için 1978, 1983, 1987, 1995 yıllarında
çıkarılan sosyal güvence yasalarıyla 4500 kişiden fazla vakıf üyesi emeklilik
hakkına kavuşturulmuştur. Ve halende yeniden bu yasanın çıkabilmesi için
çalışmalarını sürdürmektedir.
Yeşilçam sanatçılarının en büyük sitemi
1-) Aranmamak
2-) Film festivallerine davet edilmemek
3-) Telif hakkı
4-) Sinema, dizi ve tv’lerde yer almamak
5-) Emeklilik vb...
Üyelerimiz arasında Türkiye’ye isimlerini başarıyla
perçinlemiş birçok isim var. Saymaya kalksam birini unuturum çok ayıp olur
zaten sayamam 8700 ve üstü kişiyi röportaj uzar gider (Gülüyor).
Genç oyuncuların dikkat etmesi gerektiği durumlar çok
fazla açıkçası, hangi birisini sayayım ki (Gülüyor).
1-) Sosyal ağlardaki paylaşımlarına dikkat etsinler
2-) Özel hayatları çok önemli
3-) Disiplinli olsunlar
4-) Burunları büyük olmasınlar, unutmasınlar ki “Gururlanma
padişahım senden büyük Allah var” diye bir sözü burada hatırlatmak
isterim.
Şuan, Film-San Vakfı olarak çok şey başardığımızı
düşünüyorum lütfen megalomanlık olarak algılanmasın. 2010 yılından bu yana 5
yönetim kuruluyla çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum. Hepsinden çok şey
öğrendim öğrenmeye de devam ediyorum. Üyelerimiz için yaklaşık 15-20 Arası
hastane ve sağlık grubuyla anlaştık bu kurumlar sanatçılarımıza çok büyük
destek oldular o yüzden her birine teşekkürlerimi borç biliyorum.
Neden tiyatroyu seçtiniz? Nasıl oyunlarda, rollerde
oynadınız? Keyif aldığınız bir tür var mı? Tiyatro ve dizi oyunculuğu arasında
bir fark var mı? Tiyatro mesaj vermeli mi, nedir tiyatronun rolü günümüzde?
Tiyatroyu seçmeme fırsat kalmadan zaten çocukluğumdan
beri içinde oldum hep. Çok seviyorum gerçekten. Tiyatro ayrı bir adap ve görgü
bence. Bugüne kadar hep komedi oynadım. Öyle roller sunuldu genelde. Komiğim
herhalde (Gülüyor).
Tiyatro ve dizi oyunculuğu arasında tabii ki de çok
farklılıklar var. O hissiyat ve ruhu sahnede canlı canlı bir keresinde
veriyorsun seyirciye ama dizide defalarca çekimler yapılıyor o istenilen
sahnenin çıkıp ekrana yansıması için.
Tiyatroda oyunlarda Mesajlar veriliyor zaten,
yaşanmışlıklar zaten senaryolaştırılıyor. Eskiden günümüze bu böyle gelmiş
zaten. Tiyatroda oyun sergilemek daha zor ve önemli bence herkesin harcı
değildir.
Menajer olmaya nasıl karar verdiniz? Menajerlerin görevi
nedir, menajerler ünlülerin asistanı mıdır? Kimlerle çalıştınız? Türkiye'de
menajerlik ne durumda, bu işin duayenleri kimler?
Menajer olmaya karar veremeden bir baktım ki menajer
olmuşum. Türk Sanat Müziğinin Buğulu Sesi sevgili manevi annem Kamuran Akkor ve
eşi milli baterist rahmetli Vasfi Uçaroğlu sayesinde menajer oldum. Hayatımdaki
ilklerden oldular. Haklarını ödeyemem. Nurlarda yat vasfi ağabeycim. Benim
menajerlik anlayışım Türkiye’de çok az işliyor. Menajerlik bir bütün bence
basın danışmanlığıyla. Hayır, menajerler ünlülerin Asistanı değil olamazlarda.
Asistanlık başka bir şey. Menajerler bir sanatçının beyni kalbi gözü eli
kulağıdır, kısacası sanatçının aynasıdır benim tabirimde. Bugüne kadar 150’ye
yakın isimle çalıştım. Benden sonra yükselen çok nadir az kişi oldu nedense
(Gülüyor). Kimse üstüne alınmasın ama böyle, sözüm Meclis dışı! Kamuran Akkor,
Ayşe Mine, Meral Konrat, Pınar Altınok, Meral Mansuroğlu, Yakup Ekin, Arda,
Deniz Derin, Deniz Gençay, Nesli Özsoy, Bora Öztoprak, Armağan Uzun, Uhde
Seçil, Emirkan, Amir, Mirozan, Hakkı Bulut, Ömer Danış, Hakan Taşıyan, Tuğba
Hatun, Serpil Benay ilk aklıma gelenler arasında.
Şimdilerde sadece 2-3 isim var menajerliği çok iyi yapan
ama adlarını bende saklı kalsın diğerlerine ayıp olmasın.
Son zamanlarda Yeğenime yani İbrahim Muratoğlu'na sanat
koçluğu yapıyorum. Sanat camiasında onu yetiştiriyorum. Hedefimiz sadece
Türkiye değil uluslararası açıda ilerlemek ve dünya çapında bir star olmasını
sağlamak, Hollywood’a adını duyurmak için çok çalışıyoruz. Yakında sürprizleri
sizlerle paylaşacağım.
Şiir kitabı yazma fikri nasıl ortaya çıktı? ''Hiçbir Şey
Yapmak İstiyorum'' kitabını alan okuyucu ne tür duyguları hissedecek?
Kitabınızda anlatmak istedikleriniz nedir? ''Hiçbir Şey Yapmak İstiyorum''
kitabının devamı gelecek mi?
Şiir çocukluğumdan beri yazıyordum açıkçası bir şiir
kitabım çıksın diye bir şey düşünmemiştim ama ilgi kültür sanatın sahibi
sevgili Ahmet Bey bana böyle bir teklifte bulundu bende elimde olan şiirlerimden
derleyerek topladım ve “Hiçbir şey yapmak istiyorum” kitabım çıktı. Bu kitap
tamamen yaşanmışlıklarla alakalı gerek kendimin gerekse çevremdekileri
gözlemleyerek yazdığım şiirler (Gülüyor). Evet, bu şiir kitabının devamı
gelecek bunun yanı sıra birde roman geliyor yakında...
Birçok dergi ve gazetede köşe yazarlığı yapıyorsunuz,
gazeteci kimdir? Gazetecinin görevi nedir? Türkiye'de gazetecilik ne durumda,
bu işin duayenleri kimler? Kaleminizi elinize aldığınız zaman içinizde bir
korku veya editör baskısı hissediyor musunuz? Genç gazeteciler için
önerileriniz var mı?
Evet, bugüne kadar birçok yerde köşe yazılarım oldu,
zamanında papatya dergisinin de magazin müdürlüğünü yaptım. Gazeteci yüzde yüz
gerçek haberi yansıtandır. Açıkçası o bölümü okumadım ama o yüzden büyüklerime
bu tarz bir soruyu cevaplarken onlara saygısızlık etmekten korkuyorum. Bu işin
gerçekten çok iyi duayenleri var. Rahmetli Mehmet Ali Birand mesela duayendi,
Ali Kırca, Uğur Dündar, Cengiz Semercioğlu, Nurettin Soydan, Nurcan Sabur, Ali
Eyüboğlu ilk aklıma gelenler.
İleri Türk Müziği Konservatuarı mezunusunuz, bu alanda ne
gibi çalışmalara imza attınız? Albüm çıkarmayı düşünür müsünüz?
Sayın Çetin Körükçü önderliğinde çok şey öğrendim ama ilk
hocalarım Sayın Kamuran Akkor ve Rahmetli Vasfi Uçaroğlu oldu. Sonrasında repertuardaysa
Sayın Erol Küçükyalçın oldu. Nota şan ve solfejde Erdem Siyavuşgil’den dersler
aldım. Albüm düşünmedim ama ileriye sesimi bırakmak için her an bir şeyler
yapabilirim.
Yoğun bir günün yorgunluğunu Kıvanç Terzioğlu nasıl atar?
Özel bir yaşam şekliniz var mı?
Kıvanç Terzioğlu başarılı olduğunda takdir edildiğinde
hiç yorgun olmuyor açıkçası. İşimi çok severek yapıyorum çünkü hobilerim benim
mesleğim oldu. En rahatladığım dönem yurt dışı gezileri oluyor diyebilirim.
Kıvanç Terzioğlu olmak için erteledikleriniz veya
vazgeçtikleriniz?
Ertelediklerim vazgeçtiklerim keşkelerim çok fazla Yok
Allah'tan, ama işime çok ağır bir şekilde sarıldığımdan ortamları da gördüğümden
çok fazla güvenemiyorum insanlara bu yüzden evlilik olayından 2-3 kez geri
döndüm. Artık kısmet diyelim. Mutlaka kör topalın bile bir alıcısı vardır diye
düşünenlerdenim.
Başarınızın sırrı nedir?
Başarımın sırrı çok fazla çalışmak ve doğru dürüst olmak
yalandan hep uzak olmak ve hayatında doğru insanlarla dostluk kurmak
diyebilirim.
Son olarak okuyucularımıza söylemek istedikleriniz?
Hayat çok kısa neyin ne zaman olacağını bilmiyoruz o
yüzden hayatı hep gülümseyerek karşılayın. Yalandan dolandan hep uzak durun.
Hayatta herkes yaptığı kadar ekmek yer. Kısacası herkes kalbinin ekmeğini yer.
Sizler aracılığıyla herkese mutluluklar sağlıklar diliyorum. Ve bu güzel
röportaj içinde sevgili MURAT FIRAT‘a sonsuz teşekkür ediyorum.
KIVANÇ TERZİOĞLU
Röportaj: MURAT FIRAT
Yorumlar
Yorum Gönder