Uzun zamandır takip ettiğim yetenekli bir sanatçı var. Sahne Sanatları Opera & Şan eğitimi almış, zamansız şarkılara imza atıyor. Yapmış olduğu çalışmalarla dikkatleri üzerine çekip, adından sıkça söz ettiriyor ve mikrofon kendisine uzatıldığında, hiç çekinmeden mesleği hakkında iddialı açıklamalarda bulunuyor: Adım adım güzel bir kariyer inşa etmek istediğinden bahsederken! Beni en çok etkileyen sözleri ise; “Çocukluğuna özlem duyup, geçmişe yolculuk yaparak aktardığı anılarıydı.” Mesleğinde henüz yolun başında ama basamakları çabuk atlayacağına inanıyorum. Siz de tanıyın istedim ve bu kez sözü mesleğinin ümit veren bir yeteneğine bırakıyorum.
En son ne zaman kendine, kim olduğunu
sordun. Andaç desem, bize neler anlatırsın?
Sanıyorum 2 sene evveldi. Birçok kişi gibi hayallerim ve bir amacım var.
Gerçekleştirmek için de belirlemiş olduğum bir motto, yol var. Ne zaman ki, bu
yoldan, yan yollara girmeye başlıyorum; o zaman kendime kim olduğumu soruyor,
ne istediğimi, hayallerimi ve ana hedefimi hatırlatıyorum.
Ben azimli, çalışkan, başarıyı seven, öğrendiklerini ve bildiklerini
aktarmayı seven, mentorluk yapan biriyim. Entelektüel biriyim, sanat
tutkunuyum. Araştırmacı biriyim, okuyarak öğrenmeyi severim. Bunların hepsiyle
birlikte eğlenmeyi, gülmeyi ve güldürmeyi seven biriyim.
“Çocukluğumu Özlüyorum.”
Çocukluk dönemine bir pencere açmak istiyorum;
büyüdüğün mahalleyi, unutamadığın anılarını ve güzel vakit geçirdiğin
dostlarını lütfen bizimle paylaşır mısın?
Bulgaristan’ın Shumen şehrinin bir kasabasında doğup büyüdüm. 2001’de
ailem temelli Türkiye’ye yerleşti. Üniversite yıllarıma kadar Bulgaristan’a
tekrar dönmeyi çok istiyordum. Her yaz tatilinde evimize gidiyordum, kreşten ve
mahalleden arkadaşlarımla anılarımı, çocukluğumu özlüyorum tabii ki. O dönem
Power Rangers izliyorduk ve okulun bahçesinde Power Rangers oynuyorduk, herkes
kendi renginde sadece giyiniyordu. Ben maviydim. (Gülüyor) Ailem ve
akrabalarımla geçirdiğim tatlı anılar çok fazla, ormanın içinde bir kasabaydı
bizimkisi yazı yaz, kışı kıştı. Kışın çakallar kasabaya inerdi, camdan onları
izlerdik, yazın sıcakta derelere, göllere yüzmeye giderdik. Panayırlar olurdu,
tüm mahalle çocukları yılda bir olan panayırı beklerdik. Noel dönemlerinde,
okullardaki etkinliklerimiz için hocalarımız bizi aylar öncesinden
çalıştırırdı. Ben enstrüman çalardım.
Seni sanat dünyasına iten etkenler
nelerdi? İlk profesyonel çalışman olan “Son Gecenin” kariyerine katkısı olmuş mudur?
En belirgin hatırladığım iki hikaye var. Biri, Mustafa Sandal’ın
‘’Araba” şarkısı evde sürekli çalıyordu ve ben 2 yaşındaydım şarkıyı
söylüyordum. Diğeri de, anneannemin dedesininden yadigar olan akordeonu bana
hediye etmesi oldu. Tüm gün akordeon ile uğraşıyordum. Sonra Türkiye’ye yerleştik.
Bir süre televizyonumuz bozuk kaldı, radyo dinliyorduk evde ve ben elime bir
şey alıp playback yapıp dans edip şarkı söylüyordum. Babam o dönemlerde
İtalya’ya gidip geliyordu işi sebebiyle ve klasik müzik cd’leri dvd’leri
getiriyordu. Lise dönemlerimde piyano çaldım. Konservatuvar sınavlarına girip
Sahne Sanatları Opera & Şan Bölümünü kazandım ve mezun oldum. Mezuniyetim
pandemi sürecine denk geldi. Pandemi sürecinde klasik müzik, opera yapmak
istemediğime karar verdim. İçimde hissettiğim enerji çok daha renkli, enerjik
ve daha bendi.
Aslında “Son Gece” benim 4. Teklim ama diğerlerine göre daha çok ses
getirdi. Bu yüzden çok mutluyum çünkü duyguyu tam anlamıyla yakaladığım bir
şarkı oldu.
“Son Gece” Zamansız Bir Şarkı!
Şarkının çıkış süreci nasıl geçti, hangi isimlerin teşekkürü hak
ettiğini düşünüyorsun?
Bir gün Doğukan Sarıtaş beni aradı sana bir şarkı yaptım bir dinlesene
diye, şarkıyı dinler dinlemez zaten direkt kendimi duydum. Hemen İstanbul’a
bilet aldım. Prodüktörlerim Kleo ve Segah çok güzel düzenleme yaptılar. Şarkıyı
hemen kaydettik. Biraz bekletmek durumunda kaldık şarkıyı. Doğru zaman mı,
değil mi derken, aslında zamansız bir şarkı olduğuna karar verdik ve kliple
yayınladık.
Klipte, gitmeyi tercih eden bir adam görüyorum… Peki, klipte senin hikayen
nedir?
Göle yürüdüğüm bir sahne ile bitiyor. Aslında, gitmek değil de, bir
ilişkinin yüklerinden arınmak, yıkanmak, tazelenmeyi ifade etmek istedik. Çünkü
“giden dönmez, kalan unutmaz” giden değil, kalan benim. Bu yüzden o yorgunluğa
en iyi merhemin doğa ve su olduğunu anlatmak istedik.
“Adım Adım Güzel Bir Kariyer İnşa Etmek İstiyorum.”
Daha yolun başında genç bir sanatçısın.
Gelecek öngörülemez ama 10-15 yıl sonra kariyer
olarak kendini nerelerde görmek istiyorsun? Bir plan, programın olduğunu düşünüyorum ve
gelecekte hangi çalışmalara imza atmak istiyorsun?
Adım adım güzel bir kariyer inşa etmek istiyorum. Sanatımla topluma bir
şeyler aktarmak, öğretmek istiyorum. Ben de öğrenmek istiyorum, beslenmek
istiyorum, ben şarkılarımı söylerken beni dinleyenler de bana bir şeyler
anlatsın istiyorum. Bir şeyleri ifade etmek istiyorum, sevincimi de, acımı da
müziğime dökmek, paylaşmak istiyorum.
Şarkı söylemeyi çok seviyorum, yani bu duygum çok yoğun ama yine de
sanatın diğer dallarında da bir şeyler denemek, belki sahnede birleştireceğim
bir şeyler yapmak isterim. Performans üzerine bir eğitim aldığım için operada,
biliyorum. Tüm sanatların birleşimi, ses, oyunculuk, dans, mimik, dekor,
makyaj, edebiyat. Bu yüzden kutsal bir sanat. Ben de bu kutsallığı kendi sanat
ve sanatçı kimliğime aktarmak isterim.
Kariyer
planların hakkında danıştığın, fikir aldığın kişiler var mı? Yoksa tamamen
kendi stratejinle mi ilerliyorsun?
Herhangi bir şirket ile
çalışmıyorum. Bağımsızım. Kendi hislerime güvenen ve iç sesimi her zaman
dinleyen biriyim ama bu iş sadece bununla sınırlı kalmıyor. Trendleri takip
etmek, kitleleri anlamak, algoritmaları bilmek gerekiyor. Vizyonunu çok
sevdiğim dostum Alia’ya çok güvenirim. Prodüktörlerimle de hep fikir alışverişi
yaparız. Sektörde yıllardır çalışan kişiler de mentorluk yapmaya çalışıyorlar
sağ olsunlar.
“Sezen Aksu
Albümlerinden Çıkamadım.”
Her dönem geçmişten izler taşır, senin geçmiş sanat dünyasından edindiğin
izlenim ve ilham nedir? Ve kariyerine bunun bir yansıması var mı yoksa sen yeni bir sanat dünyası mı kurmak istiyorsun?
Tabii ki, geçmişten çok besleniyorum. 80’ler bana inanılmaz ilham
oluyor. Hatta 80’lere ait tüm müzik türleri diyebilirim. Uzun yıllarca Sezen
Aksu’nun 80’lerdeki albümlerinden çıkamadım. Halen oralardayım ara ara.
Sahne performansları olarak idolüm kesinlikle Beyonce. Kendisinin çok
büyük hayranıyım. 80’lerdeki Madonna başarısını da araştırır, takip ederim.
Örnek olarak aldığım isimler. Şimdilerde ise daha çok çocukluğuma 2000’lere de
döndüm. 2004-06 benim için güzel yıllardı. O dönemlerden de beslediğim
albümler, sahneler oluyor.
“Ünlü” kelimesinin
sende ki yansıması nedir?
Popüler bir insan olduktan sonra hayatında neler değişti?
Hayatım kaldığı yerden devam ediyor aslında, çok da bir şey değişmedi.
Tanımadığım insanlardan pozitif ve güzel mesajlar almak beni işime daha da sıkı
sarılmamı sağlıyor. Bu yüzden mutlu oluyorum.
Andaç, bize
bir gününü anlatır mısın?
Kedimle birlikte uyanırım. Direkt klasik müzik açıyorum, okul dönemimden
kalan alışkanlık. Bu aralar Dvorak ve Tchaykovski dinliyorum. Düzenli ve planlı
yaşamayı seviyorum. Kahve ve kahvaltı yaparken çok hızlı gündeme göz
gezdiririm. Sanatçı hesaplarımdan analizlerime bakarım. Sonra çalışma tempom
başlıyor. Şimdi yüksek lisansa hazırlanıyorum, bir yandan onun için kısa sürede
maksimum bilgi öğrenmeye çalışıyorum. Günün muhakkak birkaç saati yeni bilgiler
öğrenmek için ayırdığım zaman dilimi oluyor, genellikle okuyarak. Gündemi takip
etmeye devam ediyorum. Yazmayı çok severim, defterlerim var bir sürü. Dışarı
da çıksam defterlerimi yanıma alır sürekli notlar alırım. Enerji çalışmalarına
merak sardım bu aralar, günün yine belirli saatlerinde meditasyon ve olumlama
yaparım. Uyku öncesi de müzik sektörünü takip ediyorum.
“En Yakın Dostumla Küsme Hikayem.”
İşin ve
ailen hariç, hayattaki önceliğin nedir?
Her zaman yanımda olan, beni her
daim destekleyen dostlarım.
Bu son
sorum; Nasıl bir sanatçı olarak anılmak istersin?
Çizgisini ve duruşunu bozmayan,
başarılı ve saygın bir sanatçı olarak anılmak isterim.
90’lar
tadında sorular…
Yaş: 29
Boy: 1.74
Kilo: 65
Burcu: Yay
Ayakkabı
numarası: 40
Göz rengi: Kahverengi
Saç
rengi: Kestane
Sesin
kaç oktav: 4
Mükemmel
mutluluk: Yaşamak
En büyük korkun nedir: Kaza
En beğenmediğin özelliğin hangisi: Tezcanlılık
Başka
insanlarda en beğenmediğin özellik hangisi: Kibir
Şu an
hayatta olan ve en çok hayranlık duyduğun kişi kim: Beyonce
En büyük müsrifliğin nedir: Bazen gereksiz para harcıyorum.
Murat’ça
sorular…
-Andaç
sanatçı olmasaydı “lider/yönetici” olurdu.
-Anlatırsam ağlarım dediğin
konu nedir? “En yakın dostumla küsme hikayem.”
-Çoğu
kişi öyle biliyor ama aslında
doğrusu “beni daha küçük biliyorlar ama 29 yaşındayım.”
-Tam o anda ... çok mutlu olmuştum ve heyecanımı tutamamıştım. “Beyonce’yi ilk gördüğüm an ve sahneye çıkış sahnesi.. İstemsizce gözümden yaşlar boşaldı…”
Söyleşi: Murat Fırat
Yorumlar
Yorum Gönder