Ana içeriğe atla

Anıl Kaplanoğlu: “Aşk dünya sorunları arasında”

 

O, bir yıldızda olması gereken bütün özelliklere sahip; müziğe aşık, yetenekli ve en önemlisi disiplinli... Çıkardığı 6 single ile müzik piyasasında kalıcı olacağını kanıtladı. Kemik bir dinleyici kitlesine sahip olan sanatçı, “Ağustos Haricinde” şarkısıyla dinleyiciden tam not almayı başardı. Uzun süredir beklenen star’ın sonunda geldiğini düşünüyorum. 

Öncelikle “Ağustos Haricinde” single hayırlı olsun. Single'nı konuşmadan önce okuyucularımıza kendinden bahseder misin?

Anıl Kaplanoğlu. 1991, Ocak ayında Bursa’da doğdum. İlk olarak, 2009 yılında ailemin yanından ayrılıp üniversite nedeniyle Eskişehir’e taşındım. O yıllarda dahi müzikle ilgilenmek ve İstanbul’da olmak her zaman odak noktamdaydı. Bu nedenle 3. sınıfta okuldan ayrılıp 2011 yılında İstanbul Üniversitesi Prehistorya bölümünü kazanarak İstanbul’a taşındım. Yaklaşık 10 yıldır İstanbul’da yaşıyorum.

Bize biraz müzik geçmişinizden bahseder misin? Müziğe nasıl başladın?

Müzikle tanışmam ilkokul çağlarıma dayanıyor. Kendimi bildim bileli müziği seviyorum. Neredeyse her evde bir gitar vardır ya benim de ailemin aldığı ilk gitarım, başlangıcım olarak kabul edilebilir. Bilirsiniz çocuk yaşlarında herkes kendine bir rol model belirler, benim de genelde takip edip kendime rol model belirlediğim kişiler şarkıcılar oluyordu. Böyle büyürken de yavaş yavaş kendimi müzikle ifade etmeyi ve şarkı söylemeyi istediğimi keşfettim. Sonucunda müzikle tanışıklığım hayatımın gerçeği oldu.

“Ağustos Haricinde” single çalışman nasıl geçti?

Öncelikle bu şarkı benim için çok değerli, zaten dinlendiğinde sözlerinden anlaşılır. Şarkımı akustik olarak yaptığım ilk günlerde şarkıyı ilk paylaştığım kişilerden biri prodüktörüm Engin Akıncı oldu. Benim kadar bu şarkının gücüne o da inandı ve bir yola çıktık. Düzenlemesini Erekli-Tunç stüdyolarında Mert Tunçmakas ile birlikte yaptık ve çok içimize sinen bir iş çıkardık. Belki de hayatımın en özel diyebileceğim şarkısını, özel insanlarla çalışıp yayınladığım için mutluyum.                                                              

”Ağustos Haricinde” şarkının sözleri, yaşadığımız zorlu sürecin dışavurumu gibi olmuş.

Evet. Öncelikle, 2019 Ağustos ayında kaybettiğim rahmetli babama ithafen, onun anısını yaşatmak için yazdım bu şarkıyı ama hikayesi her sorulduğunda belirtiyorum. Bu şarkı tamamen acı temalı görülmemeli. İçinde dünya düzenine serzenişlerimi, sorgulamaktan uzak oluşumuzu, fikirler arası ayrılıkları kelimelere döktüğüm bir iş bu. Her şeye rağmen umudu da barındırıyor.

Klip hikayesi nedir?

Klipte, şarkımın hikayesinde olduğu gibi sıkışmışlığı, yer yer acımı ve aynı zamanda da umudu göstermeye çalıştık. Özellikle monolog olan kısımlar çok içime sinen tarafları oldu. Bir sandalyede oturuyorum, karşı sandalye boş ve önümüzdeki masada 2 rakı bardağı biri kırık. Karşımdaki boş sandalyede yer yer babamı görüyorum, yer yer de kim olduğunu bilmediğim herhangi bir kişiyi. Bazen de kendimi... Klibin, şarkımı iyi ifade ettiğini düşünüyorum. Yönetmenliğini Ahsen Eser yaptı. Klipteki hikayenin mimarı da o. Gerçekten “Ağustos Haricinde” benimseyerek vaktini dolu dolu harcadı. Görüntü yönetmeni Erhan Karaca. Renkler ise çocukluk arkadaşım Ercan Küçük’ün elinden çıktı.

Şarkılarının tanıtımının eksik olduğunu düşünüyorum. Geniş kitlelere ulaşamamanda ki asıl sorun sence nedir?

Tabii ki çok kişiye ulaşmak istiyorum. Şarkılarım birilerine dokundukça güç buluyorum. Doğru zamanda ve doğru şekilde bunun gerekleşeceğine inancım tam olduğundan çok dert etmiyorum. ‘Ağustos Haricinde’ özel bir şarkı ve henüz yeni denebilir. İçinde olmaktan çok mutlu olduğum bir yapım şirketiyle ve insanlarla çalışıyorum. Bu enerjiyle çalıştıkça yavaş yavaş da olsa şarkımın hak ettiği yerde olacağına inanıyorum. Benim için aslolan üretmeye devam etmek. Bu devam ettikçe zaten bir rüzgâr gelir alır götürür.

Müzikteki hedeflerin neler?

Çabuk tüketilen şarkılar yapmamak, kalıcı olmak, ruhuma sadık kalmak ve bu doğrultuda ilerleyip geniş kitlelere kendimi göstermek istiyorum. Mesela her yer aşk şarkısı... “Aşk” bir gerçeğimiz evet ama yaşadığımız dünyanın bence daha büyük sorunları ve gerçekleri var. Ben bu konular da şarkılar yapmaya devam etmek istiyorum. Şu an aşksız olduğum için de böyle konuşuyorum, gerçi bilmiyorum yaşananlar neleri değiştirir. (Gülüyor)

Müzikal yolculuğuna single çalışmalarla mı devam edeceksin?

Bu konuda sabit fikirli değilim ama sanırım albümler artık eskisi kadar değer bulmuyor. Kaset, cd dönemlerinden çok uzağız, çabuk tüketiliyor her şey. İleride de olsa albüm mutlaka yapacağım çünkü içsel olarak istediğim bir şey, keza şu an bile evde bekleyen çok şarkım var. Ama genel olarak single çalışmalarıyla devam edebilirim.

Pandemi sonrasında ne gibi projeler aklında var?

İlk olarak bu sürecin bir an önce sona ermesini istiyorum. Herkesin insan gibi yaşamayı özlediği bir dönemden geçiyoruz. Ne kadar sürecek bilmiyorum ama şarkılarımı pandemi sürecinde yayınlamaya devam edeceğim. Sonrasında ise uzun bir süredir ara verdiğim sahnelere başlamak istiyorum. O güne kadar da şarkılarımın daha fazla insanla buluşmasını diliyorum.

Maalesef pandemi sürecinin günah keçisi “müzik” oldu. Müziğin susturulmasıyla ilgili ne düşünüyorsun?

Virüs dışında aynı zamanda psikolojik bir savaş verirken anlamsız şeyler yaşanıyor, sözde önlemler alınıyor. Bunun sebebi müziğin eğlenceye sadece bir meze olarak görülmesi... Bu işten para kazanan, ailesine ekmek götüren on binlerce insanı unutuyorlar. Çok zor günler yaşayan müzisyen arkadaşlarımız var ve maalesef devletten bir destek alamıyorlar. Her şeyi geçtim bu kararları alanlar müziğin iyileştirici gücünü de unutuyorlar. Ruhsal olarak da zor bir dönemdeyiz, toplumsal ve bireysel psikolojimizi korumaya çalışırken müzikten uzaklaşmanın yararı değil zararı olduğunu bilmeliler.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersin?

Umarım, bizi burada okuyan kişilerle hayat normale döndüğünde konserlerde de karşılaşırız. “Ağustos Haricinde”yi dinlemeyen varsa dinleyip sosyal medya hesaplarımdan hissettiklerini paylaşabilirler benimle, mutlu olurum. Aynı zamanda instagram üzerinden yeni çalışmalarımı da takip edebilirler. Son olarak size de röportajınız için çok teşekkür ederim.

Röportaj: Murat Fırat

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Andaç’ın Hayatını Tarihi Akordeon Değiştirdi.”

Uzun zamandır takip ettiğim yetenekli bir sanatçı var. Sahne Sanatları Opera & Şan eğitimi almış, zamansız şarkılara imza atıyor. Yapmış olduğu çalışmalarla dikkatleri üzerine çekip, adından sıkça söz ettiriyor ve mikrofon kendisine uzatıldığında, hiç çekinmeden mesleği hakkında iddialı açıklamalarda bulunuyor: Adım adım güzel bir kariyer inşa etmek istediğinden bahsederken! Beni en çok etkileyen sözleri ise; “Çocukluğuna özlem duyup, geçmişe yolculuk yaparak aktardığı anılarıydı.” Mesleğinde henüz yolun başında ama basamakları çabuk atlayacağına inanıyorum. Siz de tanıyın istedim ve bu kez sözü mesleğinin ümit veren bir yeteneğine bırakıyorum. En son ne zaman kendine, kim olduğunu sordun. Andaç desem, bize neler anlatırsı n? Sanıyorum 2 sene evveldi. Birçok kişi gibi hayallerim ve bir amacım var. Gerçekleştirmek için de belirlemiş olduğum bir motto, yol var. Ne zaman ki, bu yoldan, yan yollara girmeye başlıyorum; o zaman kendime kim olduğumu soruyor, ne istediğimi, hayallerimi...

Ebru'yla Evliyken Emre'ye Aşıktım

Teoman'ın "Yavaş Yavaş" albümünde İrem Candar'la düet yaptığı "Bana Öyle Bakma" şarkısının sözlerinde "Bana öyle bakma anlayacaklar, ikimize karşı bu dünya bizi anlamayacaklar" dediğinde Ahmet ve Emre gibi birçok Lgbti bireyinin hayatını özetlemişti. İlk görüşte aşka inanır mısınız bilmem ama Ahmet ve Emre ilk görüşte birbirlerine âşık olanlardan, sosyal medya üzerinden tanıştılar ve Ahmet askere gidene kadar hiç ayrılmadılar. Eğer aşk asker de başkaysa bunun asıl sebebi Emre'nin kuşkuya yer vermeyecek derecede Ahmet'te sadık olmasıydı! Sonrasın da ne mi oldu? Askerliği bitirip işe başlayınca Ahmet evlendi hayır yanlış okumadınız! "Toplum Baskısı" yüzünden Ahmet'de evlendi. Tanışma hikayenizi dinlemek isterim? Emre ile sosyal medya üzerinden tanıştık sohbeti çok hoşuma gitmişti belli bir süre sonra yüz yüze görüşmeye karar verdik. Bundan 7 yıl önce bir Ağustos akşamı parka görüşmeye gittim ve nasıl birisiyle karşıla...

"Sınıf arkadaşlarım soyunma odasında taciz ettiler"

Barış ve Yağız'ın hikayesi 4.5 yıl önce sosyal medya aracılığı ile kısıtlı kelimelere sıkışmış samimi bir kaç söz ve gecenin bir yarısı Yağız'ın kapıya dayanmasıyla başladı... Birbirlerine hala ilk günkü gibi aşık olan Barış ve Yağız'la aşk, eşcinsellik, aile hayatları, hiv-aids'in eşcinsel bireylerin lanetiymiş gibi yansıtılmasını kısacası toplumun beyninde aykırı olan her şeyi konuştuk. Ne zaman gay olduğunuzu fark ettiniz? Barış: Altıncı sınıftaydım, bizim sınıftaki bir çocuktan hoşlanmıştım, sürekli onunla bağ kurmaya, konuşmaya hatta oyun oynamaya çalışıyordum. Yağız: Aslında hep farkındaydım, yaşım el verdiğinden bu yana. Lise döneminde kabule geçtim ve daha rahat nefes almaya başladım.  Aileniz cinsel yöneliminizi biliyor mu? Barış: Hayır bilmiyorlar. Annem sanki hissediyor ama konduramıyor.  Yağız: Evet  Babanız sizinle ilgilenmediği için mi böylesiniz? Barış: Hiçbir alakası yok gayet ilgili bir babaydı. Yağız: Aksine fazla ilgili bir ...