Ana içeriğe atla

Murat Demir: Hissedilerek yapılan şarkıların kalıcı olacağına inanıyorum.

''Ben Kendimi Sende Unuttum'' ile sosyal medya da dikkatleri üstüne çeken genç şarkıcı Murat Demir, hakkında merak edilenleri, kariyeriyle ilgili planları, hala devam eden öğrencilik serüvenini ve gelecek projelerini bizlerle paylaşıyor

Merhaba Murat öncelikle nasılsın, bize biraz kendinden bahseder misin?
Merhabalar, gayet iyiyim. Siz nasılsınız?
Ben Ankara’da doğdum 1996 yılında ve çocukluğum orada geçti. Babamın mesleği dolayısıyla memleketimiz olan Gaziantep’e geldik ve ortaokul ile lise yıllarım burada geçti. Daha sonra Çukurova Üniversitesi PDR bölümünü kazandım ve şu an son sınıftayım. Müziğin yanı sıra psikolojiye de ilgimin oldukça fazla olduğunu söyleyebilirim. Müziği ve okulumu aynı anda yürütebiliyorum bu yıllardan beri böyle ve bu durumdan oldukça hoşnuttum.

 Müzikal yolculuğundaki serüvenin nasıl başladı?
Müziğe aslında Ankara’dan tayinimiz çıktığını öğrenince bana bir mezuniyet hazırlanmasıyla başladım denilebilir. Ben en erken o zamanları hatırlıyorum denilebilir. Şöyle anlatayım: İlkokul 4. Sınıfın sonuydu yani 2005- 2006 senesi sanırım ve benim için küçük çapta bir mezuniyet hazırlandı. Sevilen ve başarılı bir öğrenciydim. Yakın arkadaşımla birlikte kırtasiyeden aldığımız kartonlarla ve iplerle kendimize gitarlar yapıp şarkı söyleyecektik sahnede. Bunu gerçekleştirdik tabi. O zamanlar Seksendört’ün “Kaderimde Bu Da Mı Vardı ?” şarkısı popülerdi ve biz de ilk o şarkıyla başlamıştık ve bu süreden sonra ben gittiğim tüm okullarda müzik öğretmeninin peşini bırakmadım. Profesyonel bir orkestrayla ilk kez 11 yaşında sahneye çıkmıştım. Okulumuzun bir kurum yararına düzenlediği bir etkinlikti. Sonra lise yıllarımda birçok yerel yarışmaya katıldık ve enstrüman çalmaya başladım artık. Önce bağlamayla başlamıştım ve lisede gitarla tanıştım ve lise yıllarımın sonuna doğru müzik grubu kurmuştuk, ben o grubun solistiydim Liseler Arası Müzik Yarışması’na katıldık. Ama bir sonuç elde edemedik. Daha sonra Gaziantep’te çeşitli mekânlarda sahne almaya başladık daha sonra ben yoluma tek olarak devam ettim. Üniversitede müzik grupları kurduk, Rock Fest’lere davet edildik. Korolarda, Şan ve Piyano topluluğunda bulundum. Son 5-6 yıldır kendi bestelerimi yapıyorum ve çalışmalarım bu doğrultuda ilerliyor. 

''Ben Kendimi Sende Unuttum'' şarkınızın çalışması nasıl geçti?
“Ben Kendimi Sende Unuttum” 2012 yılında yaptığım bir şarkıydı. Aslında temeli yaşanmış bazı olaylara dayanıyor. Ben şarkının bir süre demlenmesini istemiştim ve artık bunu insanlarla paylaşmak istedim. Ben şarkılarımı yazarken tabi ki belli kaygılarım oluyor. Ama genel anlamda hissiyatla yaptığımı düşünüyorum ve bu hissin insanlara geçmesi için tüm içtenliğimle paylaşmaya çalışıyorum. Arkadaşımdan bunun kaydı için rica ettim ve akustik olarak parçayı kaydettik. Genel olarak hikâyesi bu şekilde.

''Ben Kendimi Sende Unuttum'' şarkınızın klip hikayesi nedir?
Aslında stüdyoda klibi çekmek istemiştim ama daha sonra daha doğal bir yerde çekmeye karar verdik. Üniversitemizin manzaralarından yararlanmaya çalıştık ve tabi ki imkânlarım doğrultusunda yaptığım bir klipti. Yeterli ekipman ve desteğimiz olmadığı için şimdilik bunu yapmak bile heyecan verici.

Şarkınızı sosyal medya da paylaştığınız da ne gibi tepkiler aldınız?
Şarkıyı öncelikle yakın çevrem ve arkadaşlarım dinledi. Şarkı çok beğenildi çevremde. Ben beğenileceğini tahmin ediyordum ama bu kadar harika yorumlar alacağımı beklemiyordum. Daha çok kişiye ulaşmasını tabi ki isterim. Yeterince tanıtım için imkânımızın olmaması elimizi kolumuzu bağladı doğrusunu söylemek gerekirse. Amacım daha geniş bir kitleye hissettiklerimi hissettirmek.

Müzik piyasası genç müzisyenler için ne gibi imkânlar sunuyor?
Günden güne genç müzisyenler artıyor ve bir anda sönüyor. Yani imkânlar arttı evet ama kalıcılık azaldı. Artık bir şarkı hemen tüketiliyor belki birkaç haftada. Eğer ben bu yolda yürüyeceksem ve benim için yeterli imkânlar sağlanırsa kalıcı olmak için elimden geleni yapacağım ve kalp ile yapılan şarkıların da kalıcı olacağını düşünüyorum. Yıllar geçse de açıp dinleyince hep aynı his hep aynı dokunuş.

Müzik adına neler yapmak istiyorsun? Şuan yapmak istediklerinin neresindesin?
Benim bir hayalim şarkılarıma eşlik eden binlerin olması. Gittiğim konserlerde bunu yapan sanatçıları gördükçe ürperiyorum bence inanılmaz bir his olmalı. Müzik adına kalıcı şarkılar bırakmak istiyorum ve hemen tüketilemeyenlerden olmak istiyorum. Daha yolun başlarında olduğumu düşünüyorum bu zorlu ve uzun yolda.

 İlham hangi zamanlarda geliyor?
Benim gitar hep elimdedir ve aniden sözler müzikle birleşiyor sanki. Hemen ses kaydı alıyorum ve daha sonra açıp dinlediğimde bir şeyler daha dökülüveriyor. Bazı şarkıları böyle yapıyorum. Yolda yürüyüp mırıldanırken de bir şeyler çıkabiliyor. Çok duygu yüklüysem ve tek başımaysam bir çırpıda bir şarkının sözü ve müziğinin bittiğini söyleyebilirim. İlham denen şey bazen çok cömert bazen de çok cimri olabiliyor.

Müzikal eğitimin var mı?
Profesyonel olarak müzikal eğitimim yok. Ama kendimi geliştirmek için hep peşinden koştuğum ve müzikal olarak bana katkı sağlayan yerler var ki bu genelde okullarımda olan müzikal faaliyetler. Gitar eğitimim var kısa bir süre daha sonrasında ben geliştirmeye devam ettim. Küçük yaşlarda bağlama eğitimi almam çabuk kavramamı sağladı. Üniversite yıllarımın ortasında çok az piyano eğitimi aldım ama kendimi daha çok solistlik için eğitmeye çalıştım. Bu yönde çalışmalarımı elimden geldiğince devam ettiriyorum.

Hayatında müzik dışında neler var?
Müzik dışında dediğim gibi PDR okuyorum ve psikolojiyle yakından ilgiliyim. Basketbol merakım vardır ve uzun süre oynadım. Şiir yazmaya çalışıyorum elimden geldiğince kalemim izin verdikçe. Kendimi geliştirecek faaliyetlere elimden geldiğince katılmaya gayret gösteriyorum.

Birçok ses yarışması oldu, yarışmalar hakkındaki düşünceleriniz?
Bu yarışmalar gayet iyi ama hakkaniyetli bir değerlendirmenin olduğunu düşünmüyorum. Bazı kaygılar uğruna orada insanların hayallerinin yıkıldığına şahit oluyoruz her geçen gün. Kendini göstermek isteyenler için güzel yarışmalar fakat daha amacına uygun yapılmalı ve amacından sapmamalı.

Röportaj: MURAT FIRAT

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Andaç’ın Hayatını Tarihi Akordeon Değiştirdi.”

Uzun zamandır takip ettiğim yetenekli bir sanatçı var. Sahne Sanatları Opera & Şan eğitimi almış, zamansız şarkılara imza atıyor. Yapmış olduğu çalışmalarla dikkatleri üzerine çekip, adından sıkça söz ettiriyor ve mikrofon kendisine uzatıldığında, hiç çekinmeden mesleği hakkında iddialı açıklamalarda bulunuyor: Adım adım güzel bir kariyer inşa etmek istediğinden bahsederken! Beni en çok etkileyen sözleri ise; “Çocukluğuna özlem duyup, geçmişe yolculuk yaparak aktardığı anılarıydı.” Mesleğinde henüz yolun başında ama basamakları çabuk atlayacağına inanıyorum. Siz de tanıyın istedim ve bu kez sözü mesleğinin ümit veren bir yeteneğine bırakıyorum. En son ne zaman kendine, kim olduğunu sordun. Andaç desem, bize neler anlatırsı n? Sanıyorum 2 sene evveldi. Birçok kişi gibi hayallerim ve bir amacım var. Gerçekleştirmek için de belirlemiş olduğum bir motto, yol var. Ne zaman ki, bu yoldan, yan yollara girmeye başlıyorum; o zaman kendime kim olduğumu soruyor, ne istediğimi, hayallerimi...

Ebru'yla Evliyken Emre'ye Aşıktım

Teoman'ın "Yavaş Yavaş" albümünde İrem Candar'la düet yaptığı "Bana Öyle Bakma" şarkısının sözlerinde "Bana öyle bakma anlayacaklar, ikimize karşı bu dünya bizi anlamayacaklar" dediğinde Ahmet ve Emre gibi birçok Lgbti bireyinin hayatını özetlemişti. İlk görüşte aşka inanır mısınız bilmem ama Ahmet ve Emre ilk görüşte birbirlerine âşık olanlardan, sosyal medya üzerinden tanıştılar ve Ahmet askere gidene kadar hiç ayrılmadılar. Eğer aşk asker de başkaysa bunun asıl sebebi Emre'nin kuşkuya yer vermeyecek derecede Ahmet'te sadık olmasıydı! Sonrasın da ne mi oldu? Askerliği bitirip işe başlayınca Ahmet evlendi hayır yanlış okumadınız! "Toplum Baskısı" yüzünden Ahmet'de evlendi. Tanışma hikayenizi dinlemek isterim? Emre ile sosyal medya üzerinden tanıştık sohbeti çok hoşuma gitmişti belli bir süre sonra yüz yüze görüşmeye karar verdik. Bundan 7 yıl önce bir Ağustos akşamı parka görüşmeye gittim ve nasıl birisiyle karşıla...

"Sınıf arkadaşlarım soyunma odasında taciz ettiler"

Barış ve Yağız'ın hikayesi 4.5 yıl önce sosyal medya aracılığı ile kısıtlı kelimelere sıkışmış samimi bir kaç söz ve gecenin bir yarısı Yağız'ın kapıya dayanmasıyla başladı... Birbirlerine hala ilk günkü gibi aşık olan Barış ve Yağız'la aşk, eşcinsellik, aile hayatları, hiv-aids'in eşcinsel bireylerin lanetiymiş gibi yansıtılmasını kısacası toplumun beyninde aykırı olan her şeyi konuştuk. Ne zaman gay olduğunuzu fark ettiniz? Barış: Altıncı sınıftaydım, bizim sınıftaki bir çocuktan hoşlanmıştım, sürekli onunla bağ kurmaya, konuşmaya hatta oyun oynamaya çalışıyordum. Yağız: Aslında hep farkındaydım, yaşım el verdiğinden bu yana. Lise döneminde kabule geçtim ve daha rahat nefes almaya başladım.  Aileniz cinsel yöneliminizi biliyor mu? Barış: Hayır bilmiyorlar. Annem sanki hissediyor ama konduramıyor.  Yağız: Evet  Babanız sizinle ilgilenmediği için mi böylesiniz? Barış: Hiçbir alakası yok gayet ilgili bir babaydı. Yağız: Aksine fazla ilgili bir ...