Müzik, sadece bir melodi değil, aynı zamanda zamanlar arası bir köprü. Turan Kamer, bu köprünün iki ucunda hem kişisel hem de toplumsal meseleleri ustalıkla birleştiriyor. Kendi içindeki çocukla bağını koparmadan, müziğinde geçmişin izlerini taşırken geleceğe dair güçlü mesajlar veriyor. Üzerinde çalıştığı "Kavaklar" ve "Nezaketen" adlı single’larıyla özgün bir sound yaratmayı hedefleyen Kamer, müzik yolculuğunu yalnızca bir sanat aracı olarak değil, toplumsal adalet ve haklar için de bir platform olarak görüyor. "Aldığım olumsuz eleştiriler parlamamı engelleyemez, çünkü yarışım her zaman kendimle" diyen bu üretken müzisyen, Türkiye’den dünyaya sesini duyuracak zamansız eserler yaratmaya kararlı.
“Günümüz Müziğinden Kopmadan Bir Denge Yaratmaya Çalışıyorum.”
90’lardan
aramıza hoş
geldin demek istiyorum. O ses, o duruş ve şarkılar… Geçmişin enerjisini, günümüze
yansıtmak istediğini
düşünüyorum.
Hoş bulduk! Öncelikle bu değerli sözlerin için
yürekten teşekkür ederim kıymetli Murat. 90’ların sonu ve 2000’lerin başında
geçen çocukluk yıllarımın izlerini günümüz müziğine yansıtmak ve bunun karşılık
bulduğunu görmek benim için inanılmaz keyifli ve anlamlı. Belki de içimdeki
çocukla halen bu şekilde iletişimde kalıyorum. Tabii ki ürettiğim şarkılarımda,
günümüz popüler müziğinden de kopmadan bir denge ve harmoni yaratmaya
çalışıyorum. Geç 80'ler ve özellikle 90'ların o içten ve saf enerjisini,
günümüzün modern müzik anlayışıyla birleştirmek benim için çok önemli. Geçmişe
saygı duyarak, o zamanın etkilerini bugünkü üretimlerimde yaşatmak, bir anlamda
köprü kurmak gibi. Ürettiğim eserlerimde, hem nostaljik bir dokunuş hem de
modern bir yaklaşımı buluşturuyorum diyebilirim.
“Uzay Hepar’ı Gibi Bir Efsaneyle Kıyaslanmak, Beni Onurlandırdı.”
Şarkıların
da Uzay Hepar’ ı enerjisi alıyorum! Tarih, geçmişin
izlerini taşır. Senin müzik yolculuğunda geçmişin hangi izleri olacak?
Kariyerimin bu denli erken bir döneminde Uzay Heparı gibi efsanevi bir
besteci ve aranjörle kıyaslanmak, beni gerçekten çok onurlandırdı. Onunla
karşılaştırılmak benim için çok değerli. Geçmiş, müziğimde her zaman derin bir
iz bırakacak, çünkü müzik aslında zamanlar arası bir köprü. Küçük yaşlardan
itibaren dinlediğim Cem Karaca, Selda Bağcan, Michael Jackson ve Prince gibi
büyük sanatçılar, hem müzikal anlamda hem de verdikleri toplumsal mesajlarla
bana ilham verdiler. Bu isimler sadece müzik değil, aynı zamanda farklı
akımların öncüleri oldular. Bu bağlamda, şarkılarımda sadece melodiyi değil,
güçlü mesajları, hikayeleri ve duyguları yansıtmak istiyorum. Müziğimde,
geçmişin getirdiği bu bilinçle hem kişisel hem de toplumsal konulara yer
vereceğim gelecek projelerimin üzerinde çalışmaya başladık bile. Klasik müzikle
başladığım müzik yolculuğum, zamanla farklı kültürel ve müzikal tür, tarz ve
akımların etkisiyle zenginleşti. Bu çeşitlilik, geçmişin izlerini geleceğe
taşımamda en büyük rehberim. Müziğimde bu izleri, tıpkı bir miras gibi dinleyicilerle
buluşturmayı amaçlıyorum.
“Amacım, Derin Etkiler Bırakacak Bir Müzik Dili.”
Yolun
başında genç bir sanatçısın, eminim insanlar seni merak ediyor! Biliyorum, zor
bir soru “İnsanın kendisini anlatması” ama 7’den
70’e herkes adına sormak istiyorum; Turan
Kamer kimdir?
Bahsettiğin gibi bu soruya cevap vermek çok zor ve
düşündürücü ancak özetle Turan Kamer, yaşamını, deneyimlerini ve gözlemlerini
dünya ile paylaşmak ve dünyada kalıcı bir iz bırakmak isteyen rengarenk bir
karakter. Her türlü renk ve renk tonunun bir araya geldiği bir kişilik, bunun
üstüne bir de müzik unsuru da eklenince zaman zaman anlaşılmakta güçlük çeken
ama anlaşılmak istenen çılgın bir birey.
5-6 yaşlarımdan itibaren müziğe duyduğum ilgi ve
tutku, ailemin de desteğiyle
kendimi müzik dalında geliştirmeye yöneltti.
Müzik yolculuğum, keman eğitimiyle başladı ve zamanla klasik müzikten caz ve
dünya müziklerine kadar geniş bir yelpazede kendimi ifade etme şansı buldum.
Özetle, Turan Kamer'i tanımlamak gerekirse, müziği bir araç olarak kullanarak
hem geçmişin mirasını
koruyan hem de geleceğe yönelik
yenilikçi bir sound arayışında olup, sanatsal ve entelektüel bir çaba içerisinde bulunan bir
müzisyen. Amacım, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde derin etkiler bırakacak
bir müzikal dil geliştirmek ve zamansız, efsanevi eserler yaratabilmek.
“O Film, Müzikle İlk Temasımı Başlattı.”
Müzik
yolcuğun nasıl
başladı?
Kariyerini inşa ederken hangi isimler teşekkürü hak etti?
Müzik yolculuğum, beş yaşında ailemle birlikte
izlediğim The Red Violin (Le Violon Rouge) filmiyle başladı. Filmdeki bir sahne
beni derinden etkiledi ve ailem de bu isteğimi destekleyerek, ilk enstrümanım
olan keman derslerine başlamamda yardımcı oldular. O film, benim için müzikle
olan ilk temasımı başlatan dönüm noktamdır.
Kariyerimi inşa ederken bana rehberlik eden birçok
isim var. Ama benim ustam diyebileceğim kişi caz gitaristi ve aranjörü kıymetli
abim Onur Arslan’dır. Bunun yanında,
Ankara Hacettepe Devlet Konservatuvarı ve Ankara Devlet Opera ve Balesi’nden Şebnem
Taçoy ve Ünal Algın gibi değerli hocalarım, vokal eğitimim sırasında bana büyük
katkılarda bulundular. İzmir 9 Eylül Üniversitesi’nde çalıştığım bas bariton
Altan Akatay ve İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi Caz performans bölümündeki
Sibel Köse gibi ustalar da vokal yeteneklerimi geliştirmem ve müzikal
yolculuğumda çok önemli bir rol oynadılar.
Ayrıca, Londra'daki British and Irish Modern Music
Institute'de George Michael eski vokalisti David Laudat ile yaptığım
çalışmalar, müzikal anlayışım ve performans felsefem üzerinde derin bir etki
bıraktı. Bu isimler, hem sanatsal hem de teknik anlamda benim için büyük birer
ilham kaynağı oldular.
“Bana Özgün Bir Sound Oluşturmayı Hedefliyorum.”
Profesyonel
müzik kariyerine “Perdeler” şarkınla “Merhaba”
dedin. Ve ardından “Eyvallah” şarkınla
devam ediyorsun. Geleceğin müzik dünyasını, nasıl şekillendirmeyi planlıyorsun?
Şu an üçüncü ve dördüncü single çalışmalarım olacak
‘’Kavaklar‘’ ve ‘’Nezaketen‘’ adlı eserlerimin üzerinde çok kıymetli ve
kaliteli müzisyenlerin içerisinde olduğu yepyeni bir ekip ile gece gündüz
demeden eserlerimin üzerinde çalışıyoruz. Ekibimize bu süreç içerisinde
herkesin yakından tanıdığı sürpriz bir isim de dahil olabilir o anlamda
bağlantılarımı oluşturmaya çalışıyorum. Kısmetse önümüzdeki ay içerisinde yeni
eserlerimi, müzik video klipleri ile birlikte sosyal medya platformlarımız
üzerinden yayınlamayı hedefliyoruz.
Geleceğin müzik dünyasında, dinleyicilere sadece
eğlence sunan bir sanatçı profilinden ziyade, duygusal ve sosyal anlamda
derinlik taşıyan eserleri dinleyici huzuruna sunmayı hedefliyorum. Bu nedenle,
repertuarımda derin anlamı ve gerçekten yaşanmış bir hikayesi olan eserlerimin
yer almasına çok özen gösteriyorum. Bunun yanında, farklı müzik tarzlarını bir
araya getirerek sadece bana ait olacak özgün bir sound oluşturmayı
hedefliyorum. Deneysel yaklaşımlar ve çeşitli kültürel unsurları harmanlayarak
dinleyicilere yeni bir müzikal deneyim sunmak istiyorum. Müzik yolculuğumda
toplumsal adalet, ayrımcılıkla mücadele, insan ve hayvan hakları gibi konulara
vurgu yapmayı sürdüreceğim. Bu konuları müziğimle ifade ederek, toplumsal
farkındalığı artırmayı amaçlıyorum. Gelecekte daha fazla işbirliği yaparak
farklı sanatçılarla da projeler gerçekleştirmek istiyorum. Bu, hem benim müzikal
gelişimime katkıda bulunacak hem de dinleyicilere çeşitli yeni sesleri keşfetme
imkanını sunacaktır. Dinleyicilerimle daha güçlü bir bağ kurmak ve onların
yaşanmışlıklarını müziğime yansıtmak için sosyal medya ve diğer platformlarda
etkileşimimizi günden güne artırıyoruz. Yeni başladık, günden güne büyüyeceğiz.
“Parlamamı Engelleyemez! Yarışım Kendimle Olacak…”
Yaptığın işler sonucunda etrafından nasıl
eleştiriler alıyorsun? Olumsuz eleştiriler hevesini mi kırıyor, yoksa seni
hırslandırıyor mu?
Gri bulutlar her ne zaman gökyüzünü kaplasa, güneş o
bulutların ardında parlamaktan asla vazgeçmiyor değil mi? İşte bu yüzden
aldığım olumsuz eleştiriler, asla parlamamı engelleyemez. Ben kendi
yolculuğumdayım ve yarışım her zaman kendimle olacak.
Sanat o kadar subjektif bir alan ki, olumlu ve
olumsuz eleştiriler her zaman var olacaktır. Bu anlamda, bu yola
başladığımızdan beri ekibimle kendimize verdiğimiz söz: asla pes etmeden, bizi
seven ve sanatımızı inanılmaz bir inançla destekleyen binlerce kişinin boynunu
aşağıya eğmeyeceğiz. Bizi koşulsuz seven kıymetli dinleyicilerim ve yeni
gelecek olan güzel yürekli insanlar ile müzik yolculuğumuza devam edeceğiz.
“Müzik, Hayat Yolculuğumun Her
Noktasında.”
Kendi kendine kaldığın zaman neler yaparsın?
Kendini resetlemek için yöntemleri neler? Geriye dönüp baktığında hayatında bir olayı değiştirmek istesen bu ne olurdu?
Sadece müzik. Müzik, hayatımın öylesine merkezi bir
noktasında ki aldığım her nefes, içtiğim su, gittiğim kafe, tanıştığım ruhlar
ve geçtiğim hayat yolculuğunun her noktasında.
Bu bağlamda, tek başımayken bile yine müzik
yapıyorum, müzik üretmesem bile mutlaka yurtdışı müzik ve konser belgeselleri
izlemekten inanılmaz bir heyecan ve keyif duyuyorum. Vizyonumu daha da
geliştirebilmem ve ileride üreteceğim yabancı dillerdeki eserlerimi sadece
Türkiye’de değil dünyada duyurabilmem ve yurtdışındaki gelişmeleri takip
edebilmem adına sürekli yaptığım bir aktivite. Bir nevi benim için bir çeşit
meditasyon. Özetle, kendimi o şekilde yeniliyorum.
Bunun yanında, geriye dönüp baktığım zaman, hayat
yolculuğum içerisinde değiştirmek istediğim tek şey, yapmış olduğum eserleri ve
müziğimi yaşamımın çok daha erken bir döneminde dinleyiciler buluşturmak
isterdim. O anlamda tek keşkem dediğim konu o. Ancak şu an dönüştüğüm kişi,
geçmişteki hataları, doğruları veya yanlışları ile şekillendi, gelişti ve
evrilmeye devam ediyor. Özetle, evrenin zamanlamasını sorgulamamaya çalışıyorum
ve üretmeye devam ediyorum, her şey olması gerektiği gelişiyor.
“İçinde Bulunduğum Süreç Geçici.”
Hep
birlikte çok farklı dönemlerden
geçtik. Herkes hayatının kontrolü ile ilgili şüpheye düştü. Sen hayatının
kontrolünü ne kadar elinde tuttuğunu düşünüyorsun?
Hayat, kontrolü oldukça zor ve kendine ait bir
hiyerarşisi olan sonsuz bir sistem. Bu sistem ve hayat yolculuğumuz içerisinde
kontrolümüz dışında gelişen her türlü şey, tüm insanlığın başına gelebiliyor.
Bu anlamda iyisi ve kötüsüyle yaşanan olaylardan iyi bir ders çıkartarak geriye
kalan yıllar adına akıllıca ve mantıklı adımlar atıp, şekil verebilmek en büyük
erdem.
Bu bağlamda, benimde her insan gibi kontrolü
kaybetmekten korktuğum zamanlarım olmuyor değil ancak daha sonra içerisinde
bulunduğum durumun geçici bir süreç olduğunu kendi kendime hatırlatıyorum. Bir
nevi motivasyon biçimim diyebilirim.
“Whitney Houston Ve Michael Jackson İle Müzik Yapmak İsterdim.”
İlham
hangi zamanlarda geliyor? Ve zaman yolculuğu yapma şansın olsaydı kimle müzik
yapmak isterdin?
İlginçtir ki aldığım mesajlar doğrultusunda dinleyicilerim
tarafından en çok benimsenen eserlerim,
gece yarısından sonra sabaha yakın veya gün batımında güneşin batışına
doğru araba kullanırken yaratmış olduğum eserlerim. Sanırım benim için ambiyans
yaratım sürecimde çok önem taşıyor özellikle, renkler ve renk kombinasyonları
bir anda ruh dünyamda bir şeyleri tetikleyebiliyor, bunun sonucunda inanılmaz
melodiler ve sözler bir
anda kağıda dökülüyor. Bunun yanında, herhangi bir
yolculuğa çıkma hissiyatı da yaratımımı tetikliyor. Hayat bu değil mi zaten,
kendisi bir yolculuk? O yüzden şaşırtıcı değil.
Zaman yolculuğu yapsam, Whitney Houston ve Michael
Jackson ile müzik yapmak ve eserlerimi birlikte söylemek isterdim. Yerleri asla
doldurulamayacak iki efsanevi isim.
“Üretici Müzisyenler Gece İnsanıdır.”
“Turan bize bir gününü
anlatır mısın” dersem, neler anlatırsın?
Dürüstçe belirtmem gerekirse, genel olarak biz
üretici müzisyenler gündüz vaktinden ziyade gece insanlarıyız ve ben de
onlardan biriyim. Gündüz vakti sadece spor, yapmam gereken acil işler, bazen tv
ve radyo röportajları ile geçse de, benim esas serüvenim gece başlıyor. Stüdyo
kayıt işleri ve provalar, sahne ve konserler ve en önemlisi şarkı üretim
sürecim hep geceleri gerçekleşiyor. Sosyal medyam için gündüz vakti adına özel
bir konsept belirlenmemişse tüm içeriklerimi de gece çekiyoruz. Bu konuda beni
anlayan bir ekip oluşturmaya başladığım için de çok şanslı hissediyorum.
“Efsane Bir Sanatçı Olarak Anılmak İstiyorum.”
Bu
son sorum; Nasıl bir sanatçı olarak anılmak istersin?
Usta ve müzik sektöründeki yeri çok özel olacak,
yapmış olacağım zamansız eserler ile sadece Türkiye değil dünyada iz bırakacak
efsanevi bir sanatçı olarak anılmak istiyorum. Anlatacağım çok şey var, daha
yeni başlıyoruz.
90’lar
Tadında Sorular…
Yaş: 29 Boy:178 Kilo: 75
Burcu: Yengeç
Ayakkabı numarası: 42
Göz
rengi: Ela
Saç rengi: Kumral
Sesin kaç oktav: Ölçmedim
Mükemmel mutluluk: Huzur
En büyük
korkunuz nedir: Hayatı kaçırmak
En beğenmediğiniz
özelliğiniz hangisi: Karasızlığım ve
şüpheciliğim
Başka insanlarda en beğenmediğiniz özellik hangisi: Kin, yalan ve pintilik
Şu an hayatta olan ve en çok hayranlık duyduğunuz
kişi kim: Anne ve babam
En büyük
müsrifliğiniz
nedir: Gereksiz alışveriş
Murat’ça
Sorular…
Turan şarkıcı olmasaydı Pilot Olurdu?
Anlatırsam
ağlarım
dediğiniz … konu nedir? Aşk
Çoğu kişi öyle
biliyor ama aslında doğrusu Sadece 90’lar
müziği yapmıyorum.
Daha erken başlasam, Türk pop müziğine çok şey verebilmiş
olacaktım, ama geç değil. Bu hatayı yapmasaydım
şu an müzik piyasasında şu noktada olurdum.
Tam o anda çok ünlü bir ismin benim ilk çalışmam “Eyvallah” ı Instagram
hesabında paylaşarak bana ve sanatıma adeta hayranlık duyan sözlerini tüm alçak
gönüllüğü ile sesli bir mesaj atarak benimle paylaşmasına aşırı mutlu olmuştum ve
heyecanımı tutamamıştım.
Söyleşi: Murat Fırat
Yorumlar
Yorum Gönder