Ana içeriğe atla

“Planım “Soner Avcu” Adı Altında Kulvarlı Müzik Yapmak”

Küçük bir çocuğun özel olduğunu fark eden bir öğretmenin topluma kazandırdığı şarkıcı “Soner Avcu” ve sanata yolculuğunu sizlerle paylaşacağım.

Merhaba Soner, nasıl gidiyor hayat? Yoğun çalışma temposu ile başa çıkmak için neler yapıyorsun?

Merhabalar, hayat tüm hızıyla devam ediyor. Ne ara buralara kadar geldim ben bile farkında bazen olamıyorum. Özellikle; son bir senedir, ikinci albümümü tamamlamak için yoğun bir şekilde düşünüyorum ve çalışıyorum. Benim için çok değerli, dolayısıyla tansiyonlu bir süreç içerisindeyim. Ruh halimi bu karmaşadan sıyırmak çok kolay olmuyor açıkçası, günün sonunda müziğimde bu karmaşadan faydalanıyorum ama biraz toparlanmak adına kendimi güvende hissettiğim yerlerde ve insanlarla sık sık zaman geçiriyorum. Mümkün olduğunca konfor alanımdan çıkıp farklı yerlerde daha az alışık olduğum deneyimler elde etmeye çalışıyorum. Haa! bir de bilgisayar oyunları oynuyorum, hatta bazen biraz fazla bile kaçırdığımı düşünüyorum.

“Müziğe Olan Yeteneğimi Öğretmenim Fark Etti”

Rica etsem sevenlerin veya seni tanımak isteyen insanlar için hayatını özet geçer misin? Ailemin Türkiye’den Avusturya’ya göçü sebebiyle orada doğdum. İlkokul 3. sınıfa kadar orada okudum. Dolayısıyla hala biraz Almanca bildiğimi söyleyebilirim. Oradaki öğretmenimin benim müzikte yetenekli olduğumun farkına varmış olması ve bu konuda bana ekstra destek vermesi, çocuk da olsam kafama kazınmıştı ve sanırım müziğe olan ilgim orada başlamıştı. Ben 10 yaşımda Antalya’ya taşındığımızda 18 yaşıma kadar burada evden okula, okuldan eve gibi oldukça standart bir hayat yaşadım. Tabii lisede artık gitar çalmaya başlamıştım. (Gülüyor) Üniversite için İstanbul’a 2005’te geldiğimden beri buradayım ve müzik ile olan ilgim, özgürlüğümün artmasıyla beraber artık sürekli bir hale dönüştü. Üniversite bittiğinde iki senelik bir kurumsal iş hayatı deneyiminden sonra bu zamanıma kadar onlarca cover grubu, bol bol rock ve metal, bir tane profesyonel, yayınlanmamış ya da yayınlansa da sürekliliği olmamış birçok albüm sığdırdım. Yedi sene dizi-film-reklam sektöründe çalıştıktan sonra tamamen sadeleşerek, müzikte kendi ismim üzerinden ilerleme kararı aldım ve uzunca bir süre bu kararla devam etmeyi düşünüyorum.

“Utangaç Bir Çocuktum”

Çocukluğun nasıl bir mahallede geçti? Çocukluğuna dair unutamadığın en özel anını bizlerle paylaşır mısın? Çocukluk arkadaşların ile hala görüşüyor musun?

Çocukluğum Avusturya’da, bizim bildiğimiz gibi bir mahalle olarak adlandıramayacağım bir kasabada geçti. Neredeyse oradaki herkesin çalıştığı bir firma, bir okul, bir kilise gibi temel yerler dışında oldukça sakin ve soğuk bir yerdi. Açıkçası evden çok çıkan bir çocuk değildim, daha çok kendi küçük dünyalarımı yaratıp o sıkışık evde kendi hayal gücümle büyüyordum. Artık Türkiye’ye temelli döneceğimizi öğrendiğimde, şu anda artık hiç görüşmediğim sınıf arkadaşlarımın hepsine kâğıttan tuzluk yapmıştım. Neler yazdığımı hatırlamıyorum ama sadece bir kişiye yapmamıştım o tuzluklardan. Âşık olduğum kız Bianca’ya. Evet, oldukça utangaç bir çocuktum.

Müzik yolculuğun nasıl başladı? Kimler sanat yolculuğunda destek olup yolunu açtı ve sana göre teşekkürü hak ediyor?

Bahsettiğim gibi ilkokuldaki öğretmenim görmüştü müziğe olan yeteneğimi ve okul sonrası özel dersler vererek beni daha kalifiye üflemeliler çalmam için teşvik etmişti. Kendimi oldukça özel hissetmiştim. Bir konuda başka insanlardan daha farklı olabildiğimi görmek çocukça sevindirmişti beni. Türkiye’ye temelli döneceğimizden bu ayrıntılara hiçbir zaman giremedim. Döndüğümüzde de liseye kadar pek müzikle içli dışlı değildim. Lisenin ortalarında ise 5 arkadaş gitar dersi almaya karar vermiştik ve tabii ki çok hızlı bir şekilde 2’ye düştü bu sayı. Belki de artık sayı 1’dir. Müzik yolculuğumda bana özellikle köstek olan birisi olmadı açıkçası o yüzden manevi anlamda bana karşı direkt açılmış bir savaş yaşadığımı söyleyemem. Fikren desteklemeyenler tabii ki oldu. Sonuçta kendinize ait olmayan kocaman hayalleri indirgemek çok basit ve bunlar beni asla yıldıracak seviyede olmadı. Belki de beni yıldıracak bir seviye yoktur. Ama klasik bir aileden geliyor olmamın getirdiği o klasik ferah isteğini asla yerine getiremeyecek olan müzik yolculuğumu, klasik ferah olarak tanımlayabileceğimiz iyi bir üniversitede, altın bilezik de denilen bir bölüm okumuş olmama ve iş dünyasında iyi bir kariyer yapabilecek potansiyelime rağmen bana hep destek olmuş annem kesinlikle bir teşekkürü hak ediyor. Her ne kadar bambaşka insanlar da olsak, kalbimiz bir. İyi ki varsın.

Şarkıcılık senin kişiliğine neler kattı?

Yaptığım işi şarkıcılık olarak tanımlayamam, daha bütün bir bağlantım var müzikle. Yolculuğumda her ne kadar farklı türde janralar da gezmiş olsam da hep kendimi aktarmaya çalıştım müziğime. Günün sonunda artık dijital ortamlardan teknolojik cihazlar aracılığıyla tüketilen müziğin, böylelikle daha yaşayan bir forma dönüştüğünü, dolayısıyla ruhen daha geçirgen olduğunu düşünüyorum. Bu da kişiliğimi hep özgün tutmaya teşvik etmiştir ki müziğimi canlandırsın.

“Sanatı “Nispeten” Sınıfsal Kılıyor.”

Toplumumuzda sanat dalları meslek olarak değil de hobi olarak görülüyor… şarkıcı olmak istediğinde ailenin tepkisi ne oldu?

X- Ne iş yapıyorsun? S- Müzisyenim. X- Olsun. Versiyonlarını sanatla uğraşan hatta uğraşmayan birçok kişi yaşamıştır. Bunu da toplumumuzun sosyo-ekonomik durumuna bağlıyorum. Sonuçta sanat yapmak ülkemizde oldukça masraflı ve bu da maalesef sanatı “nispeten” sınıfsal kılıyor. Ya da hangi koşullarla olursa olsun büyük olmadığın ve ekonomik olarak sivrildiğin gözle görülmediği sürece insanlar, yaptığın işleri bir meslek olarak görmüyor. Ben, müzik yapmaya bir anda karar vermedim... Hayatımda kademeli olarak artan bir şekilde var oldu ve sanırım bu durum, ben dahil herkesin buna alışmasını kolaylaştırdı. O yüzden başlardaki negatif düşünceler giderek sönümlendi. Çıkaracağım yeni albümle de beraber ailem tarafından artık tamamen müzik yapan birisi olarak kabul gördüğümü söyleyebilirim.

“Daha” şarkısını yazarken hangi hikayelere dokunmayı tercih ettin?

Daha önce de söylediğim gibi; müziğime hep kendimi katarım. “Daha”da da son dönemlerde ilişkilerimde yaşadığım çalkantıları, bunların ben de yarattığı karışık duyguları, müziğin inişli çıkışlı tansiyonuyla birleştirerek tokat gibi çarpıcı bir drama yaratmak istedim. Günün sonunda herkesin benzer bir versiyonunu yaşadığı böylesi kişisel konuları müzikle yorumlamak benim için her zaman tedavi edici olmuştur.

“Benden Selam Olsun.”

Bugüne kadar yaptığın çalışmaları kronolojik sırayla anlatır mısın?

Üniversite yıllarımda birçok yerde konser verdiğim Rock/Metal cover gruplarımı es geçemeyeceğim çünkü müziğin vücudumdaki etkisini en çok bu zamanlarda hissettim ve hayatımda müziğin bir şekilde olması gerektiğini bu zamanlarda anladım.

2013’te “Meriva” adlı rock grubumla ilk profesyonel albümümü çıkardım.

2015’ten itibaren 7 sene boyunca “Güneş’in Kızları”, “Aşk Mantık İntikam” gibi çokça diziye ve çeşitli reklamlara hem şarkılar hem de yüzlerce tema yazdım.

2018 yılında “Avcu” ad altında “Mavi” isimli ve 4 şarkıdan oluşan bir EP yayınladım.

2020’de yine dayanamadım, Rock müzik yapabilmek adına “Mesafeler”i kurdum ve dokuz parça yayınladık. Çok eskiden yayınlanmış birkaç şarkım dışında kendi ismim soy ismim altında yaptığım müziğe de 2021 yılından beri aktif şekilde devam ediyorum.

2022’de ise “Mavi”de ki 4 şarkının da içinde bulunduğu “Yoksa Ben İblis Miyim?” adlı 9 şarkıdan oluşan ilk albümümü yayınladım ve hala da “Soner Avcu” adı altında üretimlerime devam ediyorum. Bunun dışında internetin dehlizlerinde yayınladığım bir metal albümü ve birçok farklı tarzda single’a da benden selam olsun. (Gülüyor)

Dinleyicinin heyecanını korumak için nelere dikkat edersin?

Büyük şarkılar yapmayı severim. Genelde hep büyük kitlelere hitap ettiğimi hayal ederek beste yaparım. İster aranjesi sade ama ruhu büyük olsun, ister kocaman bir yapı üstünde naif ama etkisi büyük vokaller olsun. Bir şekilde o enerjiyi karşı tarafa geçirebilmek için kendime ait belirli bir düzenin içerisinde sürekli farklı yöntemler denerim. Bu da benden çıkabilecek şeylerin sürekli farklı olabileceğinin heyecanını yaratıyor. Umarım dinleyicilerimde de yaratıyordur.

“Suyu Çıkana Kadar Yapmaya Çalışıyorum.”

Kendi kendine kaldığın zaman neler yaparsın? Kendini resetlemek için yöntemlerin neler? Açıkçası bu zamanlarda hoşuma giden şeyleri biraz suyu çıkana kadar yapmaya çalışıyorum. Böylelikle biraz suçluluk duygusu yaratıp kendime bir konu çıkarabiliyor ve kendimi tekrar üretime geçmeye teşvik edebiliyorum. Baktığınızda garip bir yöntem aslında ama böyle dalgalı ritimlerin her zaman dünyanın bir parçası olduğunu dolayısıyla buna bir şekilde ayak uydurup bundan faydalanmak gerektiğini düşünmüşümdür.

Geriye dönüp baktığında hayatında bir olayı değiştirmek istesen bu ne olurdu?

Ben daha çok gelecekçiyim. Geçmişte olan her şey beni şu an olduğum kişi yapmıştır. İyisiyle kötüsüyle bu bütünü kabul edip dersler çıkararak daha ileriye götürmeye kafa yormak bana her zaman daha sağlıklı gelmiştir.

Kariyerinin geldiği konumdan memnun musun? Gelecekte neler yapmayı hedefliyorsun? Müzik yolculuğumun oldukça uzun ve müziğe verdiğim emeğimin büyüklüğünü düşünürsem, kitlelere ulaşma çapımın daha büyük olmasını beklerdim. Bu yolculukta sürekli farklı oluşumlar altında müzik yaptığımdan dolayı belirli bir projeye yoğunlaşmamam bence bunun sebebini çok güzel açıklıyor. Şimdiki planım da uzunca bir süre sadece “Soner Avcu” adı altında daha kulvarlı müzik yapmak.

90’lar Tadında Sorular…

Yaş: 36 Boy: 1.78 Kilo: 68

Burç: Başak

Ayakkabı numarası: 42

Göz rengi: Kahverengi

Saç rengi: Kahverengi

Sesin kaç oktav: Bilmiyorum

Mükemmel mutluluk: Mutsuzluğu yok saymaktır.

En büyük korku: Vaktin dolması

En beğenmediğin özelliğin: Bazen çok yabani olabiliyorum

Başka insanlarda en beğenmediğin özellik: Dakik olmamaları

Şu an hayatta olan ve en çok hayranlık duyduğun kişi: Herkes öncelikle kendini sevebilmeli

En büyük müsrifliğin: Zamanımı boşa harcamak

Murat’ça Sorular…

Soner şarkıcı olmasaydı “mühendis olurdu”

Anlatırsam ağlarım dediğiniz … konu nedir? “Bir Ayrılık Hikayesi”

Çoğu kişi öyle biliyor ama aslında doğrusu … “belirli testlerden başarıyla geçmiş kendi bildiğinizdir.”

… hatayı yapmasaydım şu an müzik piyasasında şu noktada olurdum “Eğer kurumsal işimden istifa etmeseydim şu an müziği hala arka planda yapmaya çalışıyor olurdum.”

“İlk gitarımı aldığımda çok mutlu olmuştum” ve heyecanımı gizleyememiştim.

Söyleşi; Murat Fırat

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Andaç’ın Hayatını Tarihi Akordeon Değiştirdi.”

Uzun zamandır takip ettiğim yetenekli bir sanatçı var. Sahne Sanatları Opera & Şan eğitimi almış, zamansız şarkılara imza atıyor. Yapmış olduğu çalışmalarla dikkatleri üzerine çekip, adından sıkça söz ettiriyor ve mikrofon kendisine uzatıldığında, hiç çekinmeden mesleği hakkında iddialı açıklamalarda bulunuyor: Adım adım güzel bir kariyer inşa etmek istediğinden bahsederken! Beni en çok etkileyen sözleri ise; “Çocukluğuna özlem duyup, geçmişe yolculuk yaparak aktardığı anılarıydı.” Mesleğinde henüz yolun başında ama basamakları çabuk atlayacağına inanıyorum. Siz de tanıyın istedim ve bu kez sözü mesleğinin ümit veren bir yeteneğine bırakıyorum. En son ne zaman kendine, kim olduğunu sordun. Andaç desem, bize neler anlatırsı n? Sanıyorum 2 sene evveldi. Birçok kişi gibi hayallerim ve bir amacım var. Gerçekleştirmek için de belirlemiş olduğum bir motto, yol var. Ne zaman ki, bu yoldan, yan yollara girmeye başlıyorum; o zaman kendime kim olduğumu soruyor, ne istediğimi, hayallerimi...

Ebru'yla Evliyken Emre'ye Aşıktım

Teoman'ın "Yavaş Yavaş" albümünde İrem Candar'la düet yaptığı "Bana Öyle Bakma" şarkısının sözlerinde "Bana öyle bakma anlayacaklar, ikimize karşı bu dünya bizi anlamayacaklar" dediğinde Ahmet ve Emre gibi birçok Lgbti bireyinin hayatını özetlemişti. İlk görüşte aşka inanır mısınız bilmem ama Ahmet ve Emre ilk görüşte birbirlerine âşık olanlardan, sosyal medya üzerinden tanıştılar ve Ahmet askere gidene kadar hiç ayrılmadılar. Eğer aşk asker de başkaysa bunun asıl sebebi Emre'nin kuşkuya yer vermeyecek derecede Ahmet'te sadık olmasıydı! Sonrasın da ne mi oldu? Askerliği bitirip işe başlayınca Ahmet evlendi hayır yanlış okumadınız! "Toplum Baskısı" yüzünden Ahmet'de evlendi. Tanışma hikayenizi dinlemek isterim? Emre ile sosyal medya üzerinden tanıştık sohbeti çok hoşuma gitmişti belli bir süre sonra yüz yüze görüşmeye karar verdik. Bundan 7 yıl önce bir Ağustos akşamı parka görüşmeye gittim ve nasıl birisiyle karşıla...

"Sınıf arkadaşlarım soyunma odasında taciz ettiler"

Barış ve Yağız'ın hikayesi 4.5 yıl önce sosyal medya aracılığı ile kısıtlı kelimelere sıkışmış samimi bir kaç söz ve gecenin bir yarısı Yağız'ın kapıya dayanmasıyla başladı... Birbirlerine hala ilk günkü gibi aşık olan Barış ve Yağız'la aşk, eşcinsellik, aile hayatları, hiv-aids'in eşcinsel bireylerin lanetiymiş gibi yansıtılmasını kısacası toplumun beyninde aykırı olan her şeyi konuştuk. Ne zaman gay olduğunuzu fark ettiniz? Barış: Altıncı sınıftaydım, bizim sınıftaki bir çocuktan hoşlanmıştım, sürekli onunla bağ kurmaya, konuşmaya hatta oyun oynamaya çalışıyordum. Yağız: Aslında hep farkındaydım, yaşım el verdiğinden bu yana. Lise döneminde kabule geçtim ve daha rahat nefes almaya başladım.  Aileniz cinsel yöneliminizi biliyor mu? Barış: Hayır bilmiyorlar. Annem sanki hissediyor ama konduramıyor.  Yağız: Evet  Babanız sizinle ilgilenmediği için mi böylesiniz? Barış: Hiçbir alakası yok gayet ilgili bir babaydı. Yağız: Aksine fazla ilgili bir ...