Bu son sıfattan hiç hoşlanmayacaktır ama ne yapayım çok ürperdim! Mert Aktaş! Tabii sizin onu Mert Aktaş Travel olarak tanıyorsunuz. “Travel” ne demek diye araştırdığımda “Google Amca” cahilliğimi bir kez daha yüzüme vurdu, meğer Travel “Yolculuk” anlamına geliyormuş. nerden bileyim…
Neyse bırakalım
şu cahillik konusunu, dünya turu meselesine geri dönelim! Karşımızda tepeden
tırnağa orijinal bir adam var. Deli mi bence deli, cesur mu valla sonuna kadar!
Sen kalk 4 yıl önce; işi gücü, dostu, aileyi, tası tarağı arkanda bırak yollara
düş! Ama ne düşüş, bir daha asla arkasına bakmadan bir gidiş bu. Mert yeniden
doğmuş gibiydi, aslında bu bir hayalden öte kendini bulma yolculuğu diyebiliriz…
Ahmed Arif’in
“Haberin Var Mı” şiirinde söylediği gibi; “Aç kaldım, Susuz kaldım, Geceler
gecelerce” Mert’te bu yolculuk sürecinde; “sokakta kaldı, bir sabah kanlar
içinde uyandı, kaçırılma olayı yaşadı” ama günün sonunda bir çaresini bulup
bütün olumsuzlukların üstesinden geldi!..
Adam 27 ülke
gezmiş, “eee takipçilerin neler merak ediyor” diye soruyorum. Cevap ilginç!
“Nasıl hala ölmemiş olmam” diyebiliyor. Sustum! Eee onlarda haklı, bu kadar
olaydan sağ çıkması bile bir mucize.
Off çok konuştum
biliyorum ama napayımmm, valla Mert’i çok sevdim! Adam gezilerin olumlu
yönlerini de, olumsuz yönlerini de anlatıyor. Yolculuğa çıkacak olan veya böyle
bir hayali olan herkes bir kez daha düşünsün.
Öyle YouTube’ye
video yüklerim, sokakta bileklik satarım, gider bir otelin kral dairesinde
kalırım. Yok öyle bir dünya! Zaten kim öyle söylüyorsa, sizi kekliyordur benden
söylemesi.
Anlayacağınız, uzun lafın kısası 27 ülkeyi, 7 kıtayı Mert Aktaş’ın gözünden görün öyle karar verin.
Takipçi Soruları
Röportajımızın ilk sorusuna, insanlığın varoluşundan
beri cevabı merak edilen ama kesin bir sonuca varılamayan, zor bir soruyla
başlamak istiyorum: Gerçekten de gez dünyayı, gör Konya’yı mı?
Kesinlikle katılıyorum. Gezme, görme, tatil, kültür, yemek ve keşfetme
anlamında; ülkemiz gibisi dünyanın hiç bir yerinde yok. Tabii ki dünyadaki tüm
ülkeler çok güzel. Çünkü her ülkenin kendine has güzellikleri var. Ama bizim
ülkemizin kendine has ve çok daha fazla yapılacak şeyleri var. En basitinden
aynı anda dört mevsim yaşayabilen bir ülkeyiz. Çoğu ünlü ülkelerde ya sadece
plajları ünlüdür ya kültürü ünlüdür ya da tarihi ünlüdür. Ama hepsi bir arada
Türkiye’de var. Kimisi tatil yerleri ve sahilleri gezmeyi sever, kimisi
arkeolojik ve tarihi yerler sever, kimisi ise başka şeyler severler. Çoğu
ülkede hepsini bir arada bulamazsınız ama Türkiye’de hepsini bir arada
bulabilirsiniz.
Tatil mi yapmak istiyorsun? Tüm Ege ve Akdeniz kıyılarını gez. Tarih ve arkeolojik yerlerimi seviyorsun? Git güneydoğu bölgesine. Kalabalık ve gelişmiş yerler mi seviyorsun? Git İstanbul’a. Doğa ve orman havasımı istiyorsun? Git Karadeniz’e. Antalya’da herkes denize girerken kış turizmi veya kayak mı yapmak istiyorsun? Git doğu bölgesine. Kısacası gez gör ve keşfet anlamında ülkemiz gibisi yok. Her türlü gezi ve kültür zenginliğine sahibiz. Bu söylediklerimi yurtdışında tanıştığım ve bana Türkiye’yi soran tüm yabancılara anlatıyorum. Kesinlikle ülkemiz bambaşka.
“Kaçırılma Olayı Yaşadım.”
Gezdiğin ülkelerde Türk olduğunu duyanlar nasıl
tepki veriyor?
4 yıllık dünya turu hayatımda, gezdiğim ülkelerin vatandaşlarına
veya henüz gitmediğim ülkelerin vatandaşları ile tanıştığımda! Ne zaman Türk
olduğumu söylesem, çok iyi tepkiler alıyorum. Türkleri her yerde seviyorlar ve
gördüklerinde mutlu oluyorlar.
Hayatımda bir defa; Karadağ-Arnavutluk arasında otostop çekerken, beni arabasına alan bir Sırp, Türk olduğumu duyunca ırkçılık yapıp, bana küfürler etmişti! Arabadan ayrılmak istediğimde, Türk olduğum için beni bırakmayıp, küçük bir kaçırılma olayı yaşamıştım ama sonrasında sorunsuz kurtuldum. O üzücü hikaye dışında, gittiğim tüm ülkelerde Türk olduğum için çok güzel karşıladılar. Türk olduğum için çok mutluyum. Dünyanın her yerinde rahatça ve gururlu bir şekilde, Türk olduğumu söyleyebiliyorum.
Türkler söyledikleri kadar misafirperver mi ve başka
bir ülke de bu misafirperverliğe rastladın mı?
Türkiye dünyadaki en misafirperver ülkelerden birisi! Farklı ülkelerde Türkleri aratmayacak şekilde bana misafirperver davranıldı. Özellikle bulunduğum İran, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan gibi ülkelerde harika karşılandım. Uzun yıllardır, tamamen parasız sadece sokakta bileklik satarak kazandığım para ile seyahat ettiğim için az önce saydığım ülkelerde bana çok iyi yardımlarda bulundular. Özellikle parasız seyahat ettiğim ve Türk olduğum için beni tanımadıkları halde birçok kez evlerine davet edip yemek ısmarladılar. Kendimi Türkiye’de evimde gibi hissettirdiler. Gitmiş olduğum ülkeler içerisinde misafirperverlik anlamında favori ülkem kesinlikle İran.
Dünya turu yaparken hayatını minimalleştirmek zorunda kaldın mı?
Hayatımı ve kendimi minimalleştirmedim! Aksine, dünya turuna
çıktığımdan beri; normal hayatımda yapabildiklerimden daha fazlasını
yapabilmeye başladım. Çünkü dünya turuna çıkarken her şeyi arkamda bıraktım.
Artık bir sorumluluğum kalmadığı için tamamen özgür oldum. İstediğim saatte
uyanıyorum, istediğim her şeyi yapabiliyorum ve istediğim zamanda istediğim
ülkeye gidiyorum.
Kimseye karşı hesap verme zorunluluğum ve sorumluluğum kalmadığı için tamamen özgür ve rahat bir hayata ulaşabildim. Sadece para konusunda minimalleşmek zorunda kaldım, çünkü çalışmadığım için bir gelir kaynağım kalmadı. Sokakta bileklik satarak kazandığım para ile yaşadığım ve süresiz seyahat etmek istediğim için masraflarımı ve harcamalarımı minimalleştirmek zorunda kaldım. Bu bir sorun değil. Aksine keyif verici bir şey... Sonunda %100 özgürlüğe ulaşabildim. Çok mutluyum.
“Önyargı” Denen Şey, Burada Yok!”
Önyargılı düşündüğün, sorulduğunda belki giderim
dediğin ama gittiğin zaman çok şaşırdığın bir ülke veya yer var mı?
Brezilya ve Kolombiya! Gitmeden önce önyargılı değildim ama
kafamda bazı soru işaretleri vardı. Herkes bana oranın ne kadar tehlikeli ve
güvenilmez ülkeler olduğunu anlatmıştı. Ben de kafamda biraz soru işaretleri
ile gittim. Evet, Brezilya ve Kolombiya’da tehlike var. Ama beni şaşırtan şey,
insanların tehlikeliden çok aşırı sıcakkanlı ve arkadaş canlısı çıkmaları oldu.
Hayatımda boyunca, hiç bir ülkede bu kadar aşırı bir samimiyet görmedim! “Önyargı” denen şey, burada yok! Burada herkes eşit ve birbirlerini seviyorlar. Kimse sokakta yürürken bile yanından geçenlere selam vermeden nasılsın demeden gitmiyorlar. Kendi tecrübelerim ile öğrendiğim onlar için bu hayattaki en önemli şey kesinlikle saygı. Doğallık, saygı, insan ilişkileri ve samimiyet anlamında; beni en çok şaşırtan ve favori ülkelerim Brezilya ve Kolombiya.
Valla bu soruyu kimin sorduğunu ifşa etmeyeceğim ama
arkadaşın merakını gidermek istiyorum; Gezi sürecinde unutamadığın bir seks
hikayen oldu mu veya cinsel ihtiyaçlarını nasıl gideriyorsun?
Güzel ve beklenmedik bir soru! (Gülüyor) Yabancı olduğumuz için dünyanın neresine gidersek gidelim, farklı olduğumuz için ilgi ile karşılanıyoruz. Yabancı olduğumuz için her ülkede bizimle tanışmak istiyorlar ve doğal olarak bizde yeni bir ülkeye gittiğimiz için yerel insanlarla tanışmak istiyoruz. Güzel bir enerji yakalandığımızda, tabii ki anlık bir şeyler olabiliyor.
“Hafta Sonu Arjantin’e Gidelim Mi?”
Klasik Gezgin
Dünya turu yapma fikri nasıl doğdu ve ne zaman
gezmeye başladın?
Kendimi bildim bileli yabancı ülkeler ve farklı kültürler
hakkında merakım vardı. Lise yıllarımda bile, içime anlık heves gelip
arkadaşlarıma; “hadi hafta sonu Arjantin’e gidip gelelim mi?” şeklinde sorular
bile soruyordum. Tabii ki o zamanlar imkanlar olmadığı için lafta kalıyordu.
Ayrıca 14 yaşımdan beri, düzenli olarak 10 sene Kuşadası turizm sektöründe
çalıştım. Her gün yüzlerce turist ile beraberdim. 14 yaşımdan beri turist
müşterilerimi her zaman kıskanırdım. Çünkü sürekli seyahat edebiliyorlardı ve
sürekli onların ülkeleri hakkında sorular sorup bilgilenmeye çalışıyordum.
Yıllarca yabancı turistler ile beraber zaman geçirirken, her zaman kendime okul
hayatımı bitirdikten sonra “para biriktirip, dünya turuna çıkıp, bütün dünyayı gezip,
evime öyle geri döneceğim.” diyordum.
Üniversite son sınıfa geçerken hazırlıklara başlayıp, bisiklet ile küçük bir Türkiye turu yapma kararı almıştım. Amacım ilk önce Türkiye’yi gezip, gezginlik tecrübesi edinip, sonra dünya turuna çıkmaktı. Üniversiteyi bitirdiğim ilk gün işe başladım. 3-4 ay kadar çalışıp biriktirdiğim para ile tek yön bir uçak bileti alıp Tayland’a gittim. Ve o gün bu gündür 5. seneme girmek üzereyim, dünya turundayım. Yıllar önce bu kararı alıp uyguladığım için hiç pişman değilim ve çok mutluyum. Herkese kesinlikle tavsiye ederim.
“27 Ülke Gezdim.”
İlk rotan neresi oldu, kaç ülke gezdin, şimdi hangi
ülke veya ülkeler programında var?
Dünya
turumun ilk rotasına Tayland’la başlayıp, Asya kıtasını gezmekle oldu. Asya
turunu bitirdikten sonra, Balkanlar bölgesine geçiş yaptım, sonrasında ise
Ortadoğu ve Kafkas ülkelerini gezdim. Şu an Güney Amerika’dayım, burayla
birlikte toplam 27 ülke gezdim.
Gittiğim
ülkelerde uzun süre kalarak, o ülkelere ait her şeyi öğrenip öyle ayrılıyorum.
En
az 200 ülkeyi gezmek istiyorum ama bir acelem yok! Çünkü dünya turu için tüm
hayatımı harcamaya karar verdim. Gelecekteki rotalarım hakkında hiçbir planım
yok! Şimdilik Brezilya’dayım ve 2. defa Brezilya’ya gelmiş bulunuyorum. Çünkü
yıllardır parasız dünya turu yapıyorum ve bunun vermiş olduğu bir yorgunluk
var. Ayrıca son aylarda yaşadığım ağır ve kötü olaylardan dolayı psikolojim
tamamen bozulmuştu. Kendimi pekiyi hissetmiyordum.
Brezilya’da uzun bir süre kalıp hem maddi hem de manevi anlamda kendimi toparlamaya karar verdim. Buradan ayrılacağım gün nereye gideceğimi hiç bilmiyorum.
“Türkler Dünyanın Her Yerinde!”
Yanılmıyorsam tek başına seyahat ediyorsun. Yalnız seyahat etmenin avantajları ve dezavantajları nedir?
Bu
kişinin kendi hayat tarzına göre tercih etmesi gereken bir meseledir. Tek
başıma seyahat etmeyi tercih ettim ve gelecekte de bu şekilde devam edebilirim.
Çünkü yalnız olduğumda, kendimi daha güçlü hissediyorum ve hayallerimi daha
başarılı bir şekilde gerçekleştiriyorum. Avantajlı yanları; kendine her anlamda
güveniyorsan ve dünyanın diğer ucunda her türlü sorunla başa çıkabiliyorsan,
tek başına gezmek en güzeli! Çünkü kimseye bağlı değilsin, tamamen kendi
istediğini yapabiliyorsun.
Yalnız kalmak ve kafa dinlemek istediğin zaman yalnızsın ama bir gün yanında birisini istersen, bir yol arkadaşı bulabilirsin. Hemen hemen her ülkede bir Türk ile karşılaşabiliyorsun. Türkler dünyanın her yerinde! Birçok yabancı gezgin oluyor, kolaylıkla senin kafanda olan ve yardımlaşa bileceğin insanlar bulabilirsin.
Yolculuğunu nasıl finanse ediyorsun?
Maalesef,
yıllardır hiç maddi gelirim yok! Tamamen sıfır ve parasız yaşayıp ülke ülke
geziyorum. İhtiyaçlarımı sokakta bileklik satarak karşılıyorum ama maalesef
bileklik satmak hiç yeterli değil. Sadece günlük masraflarımı
karşılayabiliyorum. Yeri geliyor, gün içinde hiç bileklik satamıyorum, zaten
çok iyi satış yaptığımda bile 3-4 gün kadar idare edebiliyorum.
Sosyal
medya hesaplarımdan, beni severek takip edenler ara sıra maddi destekte
bulunuyorlar. 2 hafta önce YouTube kanalımın para kazanması onaylandı. Bu
aralar sadece video çekimlerine ağırlık verdim. YouTube kanalımı büyütmeyi
başarabilirsem, maddi durumumu toparlayıp daha kaliteli bir şekilde dünya
turuna devam etmeyi planlıyorum.
-
Gezdiğin yerlerde videolar çekip, düzenli şekilde YouTube sayfanda
paylaşıyorsun! Geri dönüşlerden memnun musun?
Kesinlikle! Sonuna kadar memnunum. Gelen mesajlar ve yorumlar benim için bir motivasyon kaynağı. Çünkü emek verip, gittiğimi ülkelerde çektim videolar, insanlar tarafından beğenildiğinde motivasyonum artıyor.
Günümüzün popüler mesleği YouTuberlik, gerçektende
iyi bir gelir kapısı mı? Gezerken, YouTube’den kazandığın parayla hayatını
idame edebilir misin?
Hem evet hem de hayal kırıklığı! YouTube harika bir gelir kaynağı. Tahmin edemeyeceğiniz miktarlarda paralar kazanıp, üstüne sponsor ve reklam gelirleri de ekleye bilirsiniz. Hayal kırıklığı dememin sebebi ise; Bu işe başlayan herkesin para kazanamayıp pes edip bırakması. Çünkü YouTube’den iyi para kazanabilmek için videolarınızın çok izlenmesi gerekiyor.
“Nasıl Hala Ölmemiş Olmam!”
Takipçilerinin merak ettikleri konular neler?
“Nasıl
hala ölmemiş olmam!” Seyahatlerim aşırı tehlikeli ve aksiyonlu oluyor. Başım
beladan hiç kurtulmuyor. Takipçilerim dizi izler gibi her gün aksiyon dolu
maceralarımı izliyor, paylaşım yapmadığım gün “Seni merak ediyoruz, acaba
başına yine bir şey mi geldi.” şeklinde mesajlar alıyorum.
Genel olarak herkesin dünya turu yapmak ve başka ülkelerde yaşamak gibi hayalleri olduğu için “nasıl gidebilirim” ve “neler yapmalıyım” şeklinde sorular geliyor.
Barınma, yeme, içme kısacası temel ihtiyaçlarını
nasıl gideriyorsun?
Şaka gibi olacak ama cevabım: GİDEREMİYORUM! 4 senedir parasız seyahat ediyorum, aşırı rahat bir insan olduğum için çok düşünmüyorum. Barınma olarak “Couchsurfing” uygulamasını kullanarak yerel insanların evlerinde kalmaya çalışıyorum. Eğer kalacak ev bulamazsam, hava soğukta olsa sıcakta olsa sokakta uyuyorum! Pek yemek yemiyorum, zayıf olmama rağmen çok kilo veriyorum. Güney Amerika turunu 70 kilo ile başlamıştım ve 7 ay sonrasında 59 kiloya düştüm. Hala bu şekilde devam ediyorum. Dünya turumun başlangıç noktası olan, Asya kıtasını bitirdiğimde 9 kilo vermiştim. Sağlığıma pek dikkat eden birisi değilim. Söyleyeceğim mantıklı ve doğru değil, biliyorum! Ama kendi zevklerim, hayallerim ve mutlu olabilmek için bedenimi ve sağlığıma yatırım yapmak yerine ruhuma, anılarıma ve tecrübelerime yatırım yapmayı tercih ettim.
Hangi yabancı dilleri konuşuyorsun?
Akıcı bir şekilde İngilizce biliyorum. Şu anda Portekizce ve İspanyolca öğrenmeye çalışıyorum.
Gezip gördüğün ülkeleri baz alarak söylersen, sence
insanlık için en adil yönetim şekli hangisi?
Siyaseti
ve hiçbir ülkenin yönetim şeklini beğenmiyorum! Önemli olan şey; insanların
kendilerini eğitip, uyum içinde kurallar olmadan yaşayabilmesi. Maalesef, bu
konuda hiçbir ülkeyi örnek olarak sizlere sunamıyorum.
Özümde aşırı hayalperest bir insanım, her an hayaller âlemine dalabilirim. Hayal dünyamda; başkanı olduğum ve yönettiğim bir ülkem var. Düzenli olarak gözlerimi kapatıp, bu hayal dünyamın içine dalıyorum. Bu yaptığım sanki oyun oynamak gibi, gerçek hayatta bir imkanım olsa ve bir ülke kurabilsem, hayallerimdeki ülkeyi yaratmayı çok isterdim. O zaman dünyadaki mutluluk oranının %100 olacağından eminim.
“Kanlar İçinde Uyandım!”
Ülkelere göre hastalık bulaşma riski ve ölümcül olma
yönü farklılık gösterebiliyor. Bir ülkeye giderken, sağlık konusunda ne gibi
tedbirler alıyorsun?
Sağlıktan
çok ruh, anı ve tecrübelerime yatırım yapmayı tercih ettim. Sağlığıma dikkat
eden birisi olmadığım için bir ülkeye giderken sağlık anlamında önlem
almıyorum. Birçok kez sağlık problemi yaşadım ama hiç sağlık sigortam olmadı! 7
ay önce Güney Amerika turuna başladım ve 1. ayı bitirmek üzereyken bir sabah
kanlar içinde uyandım. Acil hazırlanıp hastaneye gittiğim zaman, büyük bir
böbrek taşı olduğunu öğrendim. Benimle ilgilenen doktor, taşın büyük olmasından
dolayı geziyle alakalı her şeyi yasakladı! Kısa sürede ameliyat olmam
gerektiğini söyledi, Türkiye’ye dönmek zorundaydım ama “bunu da kendi başıma
başaracağım” dedim. İnatçı ve savaşçı ruhum ile dünya turuna devam ettim.
Hastalığımın üstünden 6 ay geçti ve Güney Amerika’da zorlu şartlar altında sokakta uyuyarak, hayallerimi gerçekleştirmeye devam ettim ve 6 ülkeyi daha keşfetmeyi başardım.
Mert Aktaş gezgin olmasaydı, Türkiye’de kalıp ne
olurdu?
Çocukken
ticaret yapma ve para kazanma sevdam vardı. Okul hayatına başlamadan önce 5-6
yaşlarımda bile, çocuk parkına gidip tezgah açar oyuncaklarım satmaya
çalışırdım. Ortaokula giderken o küçük yaşta bile kendi işimi kurmayı
başarmıştım. Kısacası 5 yaşımdan beri, tüm hayatım ticaret yapıp para kazanmak
ile geçti.
İlerleyen yıllarda paranın saçma bir şey olduğunu, hayallerimizin peşinde koşmanın daha önemli olduğunu anladığım an işi gücü bırakıp dünya turuna çıktım.
Çoğu kişi öyle biliyor ama aslında doğrusu bu!
Dediğin konu nedir?
Dünya
turuna yeni çıkacak kişilerin parasal olarak kendilerini finanse etme
fikirleri. Çünkü günümüzdeki Türk gezginlerin çoğu ya sosyal medya gelirleri
ile ya da sokakta bileklik satarak kazandığı parayla geziyorlar. Uzun yıllardır
sosyal medyada paylaşım yapan gezginler maddi geçimlerini bu şekilde finanse
ettiklerini gösterdiği için yeni başlayacak olan gezginler hemen bir YouTube
kanalı açıp paylaşımlar yapıyorlar ve diğer yandan sokakta bileklik satarak
rahatça gezeceklerini sanıyorlar ama öyle olmuyor.
Evet,
soysal medyada yüksek takipçiye ulaşabilirsek yüksek paralar kazanabiliriz ama
artık bu günlerde imkânsız gibi bir şey olmaya başladı. Çünkü birkaç yıl önce
seyahat hakkında YouTube’rlik yapan kişi sayısı çok azdı. Onların rekabeti az
olduğu için yükselmeleri rahat oldu ve bu günlerde en çok takipçiye sahip
profiller oldular ama şu an yüzlerce YouTube kanalı ve binlerce video
YouTube’de olduğu için yeni başlayanların büyümesi zorlaştı.
İnsanlar
kaliteli kamera alıp, güzel videolar çekerim ve YouTube’de beni öne çıkartır
diye düşünüyorlar ama yüzlerce seyahat kanalı var. Günümüzde sade ve kaliteli
içerikler üretmek yetmiyor. Farklı ve dikkat çekici şeyler üretmek gerekiyor.
Bu yüzden gezginliğe yeni başlayanlar birkaç video yükledikten sonra hiç
izlenmedikleri zaman hayal kırıklığına uğruyorlar.
YouTube dışında ise bileklik satmak diyebilirim. Evet, biz gezginler farklı ülkelerde sokakta bileklik satarak paramızı kazanıyoruz ama herkes sanıyor ki tonlarca para kazanıyoruz. Hayır, bu yanlış bir bilgi! Şöyle düşünün; bu güne kadar onlarca gezgin yıllarca sokakta bileklik satarak geziyor. Kim zengin olmayı başardı? Bir günde satılan bileklikten kazanılan para ile en fazla birkaç günümüzü kurtarabiliyoruz. Bu yüzden yeni gezginliğe başlayacak kişilere önerim; sağlam bir bütçe biriktirip yola çıkmaları veya kendilerine düzenli bir gelir sağlamaları.
Yolculuklarında birisi sana yardımcı olmak
istiyorsa, ne yapması gerekiyor?
Motivasyonumu ve maddi durumumu sosyal medyaya yönelttim. Seyahatlerimde yardımcı olmak isteyenlerin YouTube ve İnstagram hesaplarımı takip etmeleri yeterli olacaktır.
Anılarını bir kitapta toplamayı düşünüyor musun?
Evet, ama şu an zamanı değil. Sosyal medya hesaplarımda, sadece gezi içerikli paylaşımlar yapıyorum. Beni takip edenlere gezdiğim yerleri ve nasıl gidileceğini anlatmak istemiyorum, beni takip edenlere bir gezginin hayatını anlatmak istiyorum. Çoğu gezgin arkadaşımız, gezginliğin sadece iyi yanlarını ve gittiği ülkelerin olumlu yönlerini anlatıyor. Ama ben başıma gelen kötü olaylarda nasıl çözüm yolları bulduğumu ve genel olarak her konuda neler yapıp bu günlere nasıl geldiğimi anlatmak istiyorum.
Türkiye ne zaman döneceksin?
Şimdilik Türkiye’ye dönme planım yok, uzun yıllarca dönmeyi düşünmüyorum ama Türk yemeklerini aşırı özlüyorum. Arada çılgınlık yapıp sadece yemek yemek için Türkiye dönüp, birkaç gün sonra kaldığım yerden devam edebilirim.
Son olarak takipçilerine neler söylemek istersin?
Takipçilerime sonsuz teşekkür etmek istiyorum; Çünkü dünya turu gezgini olup, bu başarılı hayata ulaşabildiysem, bunun büyük payı sizler sayesinde oldu. Mesajlarınız ve güzel yorumlarınız motivasyonumu her zaman yüksek tuttu. Merak ettiğiniz konularda elimden geldiğince yardım etmeye ve tecrübelerimi aktarmaya devam edeceğim. İyi ki varsınız, hepinizi çok seviyorum.
Söyleşi:
Murat Fırat
Yorumlar
Yorum Gönder