Ana içeriğe atla

"Gökhan Türkmen'in Disco Hayali Gerçek Oldu."

 

Aşk şarkılarının güçlü yorumcusu Gökhan Türkmen “7” adını verdiği albümü ile müzikal kariyerin de resmen 2. halini yaşıyor. “#iyiyaşa” sloganı ile hem pandemi sürecine hem de içinde bulunduğumuz kaosa dikkat çekmek isteyen sanatçı, albümün ilk klibini disco’yu en iyi şekilde yansıtacak olan “Şerefine” şarkısına çekti. Oldukça eğlenceli görüntülerin yer aldığı klipte, kendisini yenilemiş iddialı bir Gökhan Türkmen karşımıza çıkıyor. Yeni albümü 7’yi ve müzikal kariyerini konuşmak için bir araya geldiğimiz sevilen sanatçıyla, hoş bir sohbete imza attık. Eminim okuduğunuz zaman sizlerde memnun kalacaksınız, şimdi sözü Gökhan Türkmen’e bırakıyorum.

“7” albümünün çıkış sloganı “#iyiyaşa” ile pandemi sürecine dikkat mi çekmek istediniz?

Pandemi çıkış noktası oldu tabii ki, diğer yandan şu an dünyanın içinde bulunduğu kaosu göz önünde bulundurursak. Son yaşadığımız talihsiz yangın felaketleri dâhil olmak üzere, sürekliliği olan bir temenni diyebiliriz.

“Tam bir disco çıkış parçası.”

“7” albümü çalışmanız nasıl başladı? Kimlerle çalıştınız? Hangi isimler teşekkürü hak etti?

Geçtiğimiz yıl sevgili Mert Carim ile “Deli” parçasını tamamladığımızda, prodüktör dostum Genco Arı ile hepimiz ritme gerçekten yükseldik. Ve motivasyonumuz öyle arttı ki peş peşe benzer renklerde parçaları tamamladık. Uzun zamandır disco bir albüm yapmayı arzu ediyordum. İnsanlar salınsın, hayatındaki güzelliklerin, özgürlük duyguların farkına varsın. Hatta dışarı yansıtsın. Mert Carim, Genco Arı, Burcu Arı, Sinem Türkmen, Barış Büyük ve tüm GTR ekibinin yanı sıra sanat yönetmeni dostum Murat Joker ve ekibi… Herkesin emeği büyük!

Albümün ilk klibini “Şerefine” şarkısına çektiniz, klibin hikâyesi nedir?

“Şerefine” tam bir disco çıkış parçası. Yerinde duramayacağınız, özgür ve serbest dans figürleri ile anınızı yaşayacağınız çok keyifli bir parça. Biz de bunu yansıtmak istedik. Murat Joker yönetmenliğinde bir birinden yetenekli ve değerli 13 profesyonel dansçı arkadaşımızla kamera önüne geçtik. Hem eğlendik hem de son derece keyifli bir klip ortaya çıkardık.

“Dijital teknoloji ile fütüristik dünya yarattık.”

“Şerefine” şarkısından sonra hangi şarkılara klip çekmeyi düşünüyorsunuz?

Yeni klibimiz “Heyecan” olacak. Çekimler tamamlandı ve 15 Eylül’de yayımlayacağız. Dijital teknoloji ile fütüristik dünya yarattık. Yine Murat Joker yönetmenliğinde Kapadokya’da çektiğimiz güzel bir klip oldu. Dinleyenlerin keyif alacağını düşünüyorum. Sonrasında albümde yer alan diğer şarkılarla devam edeceğiz.

“7” albümünün diğer albümlerinden farkı nedir?

Aslında benimle doğru orantılı bir albüm oldu. Romantizm ve duygularını ifade etmek için alıştığım bir patikadan giderken birden yan yolu fark ettim ve oradan da aslında hedeflerime gidebileceğimi gördüm. Duygularını daha özgür ifade edebilen, hayatın güzelliklerinin daha çok farkında olan ve bu güzelliklere de ritimle gitmeyi, hayatın olasılıklarını ve alternatiflerini görmeyi tercih eden bir adamı yansıtan albümdür “7”.

Diğerlerinden farkı; teknik olarak analog kaydedilen enstrümanlarla soundun disco funk, hip hop, groovy olmasının yanında bunları belirtebilirim.

“Evrensel bir soundu yakalamak çalışıyorum.”

Müzisyen olarak sürekli üretim halindesin. Peki, geri dönüşlerden memnun musun?

Tabii ki memnunum. İnsanın kendini her koşulda üretimle var ederek hayat bulması bence çok önemli. Evrensel bir soundu her seferinde yakalamak adına çalışıyorum ve duygularımı da, o duyguya girdiğim müziği de, kitlelerle paylaşıyorum. Ve ortak noktada aynı duyguda buluşuyor olmak beni memnun ediyor.

Albümde ne tür enstrümanlar çalındı?

Davul, bas, synth bass, elektrik ve akustik gitarların yanında tuşlu çalgılar ve FX ‘ler de kullandık.

Günümüz müzik piyasasında solo albümler yerlerini, single çalışmalara bıraktı. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Ve “7” albümünden sonra solo albüm ile mi yola devam edeceksiniz yoksa siz de mi single çalışmalar yayımlayacaksınız?

Dünyadaki tüketim çılgınlığı, dijital dünya için de geçerli. Sürekli üretimin piyasada tatlı ve yapıcı rekabet yaratmasından memnunum tabii ki. Diğer yandan her şeyin bir zamanı vardır. Bu dönem bir single furyası dönemi. İnsanların yaşamlarındaki zaman ve hızlı değişkenler de müzik endüstrisindeki single çeşitliliğine talepleri arttırıyor. Kendi müzik listelerini oluşturup ruhsal ve duygusal durumlarını kendi arzularına göre listelemek istiyorlar. Bu anlaşılabilir bir durum. Neden olmasın?

Şuan birkaç proje üzerinde çalışıyoruz. 7’nin ardından devam edeceğimiz projemizi çiziyoruz. Sürpriz olacaktır. Sadece şunu söyleyebilirim. Üretilen ürün single olmayı gerektiren bir şarkı ise öyle olacaktır, albüm ile tamamlanması gerekiyorsa ki bu süreç içerisinde kendini gösterir. O zaman albüm olarak devam edilir.

“Dünya dönüşüyor, dönüşürken de onun hızına yetişme çabasındayız.”

Türkiye’de albümleri ve şarkıları çok çabuk tükettiğimizi hep dile getiriyorum. Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?

Dünya dönüşüyor, dönüşürken de onun hızına yetişme çabasındayız. Bu bizim biraz kontrolümüz dışında gelişen bir yaklaşım çoğu zaman. Evet, çabuk tüketiyoruz, önemli olan o tükettiklerimizin bize neler katıp katmadığı. Bizim gelişimimize ilerlememize katkı sağlayıp sağlamadığı.

Bir şarkının hit olacağını anlamak mümkün mü?

Her şarkının bir kısmeti olduğuna inanıyorum. Tabii ki, özellikle dönemsel popüler soundların baskınlığı yadsınamaz. Diğer yandan, bazı şarkılar kendini uzun vadede gösterir, dinleyicinin sindirmesi, duyguya girmesi zaman alabilir.

Bir sanatçı olarak pandemi sürecini değerlendirmeni istesem, okuyucularımıza neler söylemek istersin?

Klişe sözler sarf etmek istemem ancak gerçekten çok zorlu bir süreçten geçiyoruz. Pandemi, ardından yangınlar ve birçok sorun. Hepimizin canı yanıyor. Hepimiz daha büyük bir hassasiyetle tanımadığımız insanların, canlıların, hayvanların acısını daha çok algılamaya ve hatta empati yapmaya başladık. Yaşamda bir şeyler zorlu ve hatta çoğu zaman kötü, bunu kabul ediyorum. Diğer yandan bize kattıklarını da göz ardı edemeyiz. Hepimiz birlik olup bu süreçten geçeceğiz. Türkiye değil sadece, tüm dünya. Ben de bu süreçte üreterek, bildiğim en iyi şeyi yapıp insanlarla duygularımı paylaşarak, aynı paydada buluşarak atlatabiliyorum. Sanırım insanlara tavsiyem bu olacaktır, bildiğiniz en iyi şeyi yapın, üretin, öğretin, öğrenin ve en önemlisi paylaşın.

“Sanırım bir sporcu olurdu.”

Müziğe ilk başladığın Gökhan Türkmen karşına gelse ona ne söylerdin?

Her şey olması gerektiği zamanda, yerde gerçekleşiyor. Seçimlerine ve hayallerine güvenmeye devam et derdim.

Müzik dışında nelerle uğraşıyorsun?

Ailemle ve dostlarımla zaman geçiriyorum. Spor yapıyorum, kitap okuyorum.

Gökhan Türkmen şarkıcı olmasaydı “…” Olurdu?

Sanırım bir sporcu olurdu.

Bir sanatçı olarak nasıl hatırlanmak istersin?

Kibar, çalışkan, ahlaklı, ailesine bağlı, doğa ve sanat aşığı bir adam olarak hatırlanmak isterim.

Röportaj: Berkem Murat Fırat

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Andaç’ın Hayatını Tarihi Akordeon Değiştirdi.”

Uzun zamandır takip ettiğim yetenekli bir sanatçı var. Sahne Sanatları Opera & Şan eğitimi almış, zamansız şarkılara imza atıyor. Yapmış olduğu çalışmalarla dikkatleri üzerine çekip, adından sıkça söz ettiriyor ve mikrofon kendisine uzatıldığında, hiç çekinmeden mesleği hakkında iddialı açıklamalarda bulunuyor: Adım adım güzel bir kariyer inşa etmek istediğinden bahsederken! Beni en çok etkileyen sözleri ise; “Çocukluğuna özlem duyup, geçmişe yolculuk yaparak aktardığı anılarıydı.” Mesleğinde henüz yolun başında ama basamakları çabuk atlayacağına inanıyorum. Siz de tanıyın istedim ve bu kez sözü mesleğinin ümit veren bir yeteneğine bırakıyorum. En son ne zaman kendine, kim olduğunu sordun. Andaç desem, bize neler anlatırsı n? Sanıyorum 2 sene evveldi. Birçok kişi gibi hayallerim ve bir amacım var. Gerçekleştirmek için de belirlemiş olduğum bir motto, yol var. Ne zaman ki, bu yoldan, yan yollara girmeye başlıyorum; o zaman kendime kim olduğumu soruyor, ne istediğimi, hayallerimi...

Ebru'yla Evliyken Emre'ye Aşıktım

Teoman'ın "Yavaş Yavaş" albümünde İrem Candar'la düet yaptığı "Bana Öyle Bakma" şarkısının sözlerinde "Bana öyle bakma anlayacaklar, ikimize karşı bu dünya bizi anlamayacaklar" dediğinde Ahmet ve Emre gibi birçok Lgbti bireyinin hayatını özetlemişti. İlk görüşte aşka inanır mısınız bilmem ama Ahmet ve Emre ilk görüşte birbirlerine âşık olanlardan, sosyal medya üzerinden tanıştılar ve Ahmet askere gidene kadar hiç ayrılmadılar. Eğer aşk asker de başkaysa bunun asıl sebebi Emre'nin kuşkuya yer vermeyecek derecede Ahmet'te sadık olmasıydı! Sonrasın da ne mi oldu? Askerliği bitirip işe başlayınca Ahmet evlendi hayır yanlış okumadınız! "Toplum Baskısı" yüzünden Ahmet'de evlendi. Tanışma hikayenizi dinlemek isterim? Emre ile sosyal medya üzerinden tanıştık sohbeti çok hoşuma gitmişti belli bir süre sonra yüz yüze görüşmeye karar verdik. Bundan 7 yıl önce bir Ağustos akşamı parka görüşmeye gittim ve nasıl birisiyle karşıla...

"Sınıf arkadaşlarım soyunma odasında taciz ettiler"

Barış ve Yağız'ın hikayesi 4.5 yıl önce sosyal medya aracılığı ile kısıtlı kelimelere sıkışmış samimi bir kaç söz ve gecenin bir yarısı Yağız'ın kapıya dayanmasıyla başladı... Birbirlerine hala ilk günkü gibi aşık olan Barış ve Yağız'la aşk, eşcinsellik, aile hayatları, hiv-aids'in eşcinsel bireylerin lanetiymiş gibi yansıtılmasını kısacası toplumun beyninde aykırı olan her şeyi konuştuk. Ne zaman gay olduğunuzu fark ettiniz? Barış: Altıncı sınıftaydım, bizim sınıftaki bir çocuktan hoşlanmıştım, sürekli onunla bağ kurmaya, konuşmaya hatta oyun oynamaya çalışıyordum. Yağız: Aslında hep farkındaydım, yaşım el verdiğinden bu yana. Lise döneminde kabule geçtim ve daha rahat nefes almaya başladım.  Aileniz cinsel yöneliminizi biliyor mu? Barış: Hayır bilmiyorlar. Annem sanki hissediyor ama konduramıyor.  Yağız: Evet  Babanız sizinle ilgilenmediği için mi böylesiniz? Barış: Hiçbir alakası yok gayet ilgili bir babaydı. Yağız: Aksine fazla ilgili bir ...