Ana içeriğe atla

“Asansörde insanlara “Günaydın” demeye çekinirdim.”

Sevgili okuyucular, sizleri genç bir yetenekle tanıştırmak istiyorum: Deniz Sav! Duygularının tercümanı olan “Aşk Bitti Mi?” ile dikkatleri üzerine çekiyor. Şarkının sözleriyle, yeni nesil pop müziğinde bir ozan olacağının garantisini verebilirim ve klipte ayakları yere sağlam basan, iddialı, yenilikçi bir sanatçı görüyorum. Kaliteden ödün vermeden yoluna devam ederse, en fazla 5 yıl sonra müzik dünyasına yön verebilecek bir ekol olacağına inanıyorum.

En son ne zaman kendine, kim olduğunu sordun. Deniz Sav sen kimsin?

Ben iyilikle, pozitifle yükselen güzellikleri seven ve bunu yayma amacında olan düz bir insanım. Yardım etmeyi, yardımcı olmayı bir çıkar gözetmeksizin yapmayı seviyorum. Beni mutlu kılıyor.

Çocukluk dönemine gitmek istiyorum: Deniz nasıl bir çocuktu?

 Deniz küçükken Shakira kemeri olmadan hiçbir yere gitmeyen ve her yerde kendine bir sahne yaratmayı başaran kızdı. Hala büyüdüğümü söyleyemem. İçimdeki çocuk coşkun bir sel gibi.

“Ailem senelerce nötr kaldı.”

Müzikal yolculuğun nasıl başladı? Ailen destek oldu mu?

Ailem senelerce nötr kalarak verebilecekleri en büyük desteği verdi ama ben bunu olgunlaşınca fark edebildim. Onlar tepki versin diye hep hedeflerimi yüksek tuttum ve başarılarımı besledikçe besleme isteği doğdu içimde. Aslında çok da istemiyorlardı. Haliyle bilmedikleri ve dışarıdan hoş duymadıkları bir sektör olduğu için korkular vardı. Ama baktılar ki ben güçlendikçe güçleniyorum onlar da saldılar bir noktada.

''Aşk Bitti Mi?" single çalışman nasıl başladı?

Oturdum, gökyüzüne baktım ve yazdım. Sonra stüdyoda profesyonel olarak bana inanan bir ekiple kaydettik. Sonrasında şirketle stratejisini belirleyip, bugün sizlerin dinlediği forma getirdik.

Kimlerle çalıştınız? Hangi isimler teşekkürü hak etti?

 Bu projede emeği geçen herkes teşekkürü hak ediyor. Özkan Deniz, Fırat Deniz Haznedaroğlu, Utku Ünsal, Emre Kıral şarkı oluşum ekibi. Locca Records ekibi; Ömer Faruk Ciğer, Ersin Özel, Emre Duymaz, Göktuğ Erarslan. Sette karavanı kullanan abilere, çay dolduran arkadaşa kadar hepsine teşekkür ediyorum. Ama en çok da bu kadar insanı bir araya getiren yönetmenim Serdar Börcan’a teşekkür ediyorum.

“Derinlerde Serdar Börcan’ın uykusuz geceleri yatıyor.”

''Aşk Bitti Mi?" singlen dinleyiciden nasıl tepkiler alıyor? Geri dönüşlerden memnun musun?

Parçada herkesin beğendiği farklı bir bölüm oluyor, kimininse hiç tarzı değil. Bu kadar insanın arasında farklı farklı kafalar var. İyi ya da kötü aldığım geri bildirimlerin hepsinden memnunum çünkü yanılmadığımı görüyorum. Zaten herkesin beğenmesi beni ikilemde bırakırdı.

“Aşk Bitti Mi?” şarkısının klip hikayesi nedir?

Özetle klibin başındaki masum kızın aşk bitince ne hale geldiğini görüyoruz. Ama bunun derinliklerinde Serdar Börcan’ın uykusuz geceleri de yatıyor ve dans sahnesine bıraktığım elim… Klibin en zor kısmıydı benim için vücudumda yağlar, boyalar varken o ıslak beton zeminde performans sergilemek. Üzerine elimi de çatlatınca  tadından yenmez bir şekilde çekimlere devam ettik.

“Ece Seçkin’le alakam olmadığını tek parçada anlayamazsın.”

Şarkı sözleri ve klipte “Ece Seçkin” esintisini hissettim.

Yanlış anlaşılmak istemem ama Ece Seçkin kendi kulvarın da çok başarılı bir kadın arkadaşım. Ancak benim onunla bir alakam olmadığını da tek parçada anlayamazsınız. Siz de haklısınız. Bekleyip beraber görelim. Bazı insanların tek olduğunu göstermesi için zamana ihtiyacı vardır. Şimdiden hazır iki şarkım daha var. Çok vakit kaybetmeden bir parça daha gelecek.

Müzik piyasasında hedeflediğin nokta neresi?

Hayallerimi doğru yolları izleyip gerçekleştirmeyi başarırsam; yani uygulamalarım başarılı sonuç alır ve hedeflediğim gibi giderse Türkiye ile sınırlı kalmayı düşünmüyorum. Hatta İngilizce birkaç parça denemesi de yapmayı planlıyorum. Çocukluğumdan beri her hareketim ve her düşüncemi bu iş için geliştiriyorum. Kafamda milyonlarca harita oku var. En önemlisi çok çalışmak.

Yaptığın işin garantisi yok! Bir gün sesini kaybedersen, yönele bileceğin ekstra mesleğin nedir? 

Zaten yaklaşık 2 yıl sesimi kaybetmiştim. Asansörde insanlara “günaydın” demeye çekinir bir haldeydim. Ama vazgeçmedim ve sesimi düzeltmek için her yolu denedim. Ameliyatlar, ses terapileri ve eğitimleri ile bir şekilde eskisi kadar olmasa da toparlandım. Nilüfer hocam ile beraber tersine açılmaya başlayan ses tellerimi yeni doğmuş bir bebek gibi baştan inşa ettim. Bu nedenle onu nasıl korumam ve kullanmam gerektiği ile ilgili daha bilgiliyim. Üniversiteyi  hayatımda anlamsız bulduğum ve kendimi bu işe ait hissettiğim için 3. Sınıfın sonlarında bıraktım. Başka bir meslek düşünemiyorum ancak yatırımlarımla ayrı bir alan oluşturabilirim ilerde. Gençlerin elinden tutup ilgileneceğim bir yapım şirketi açabilirim mesela. Sanatlarını ticaretin kirletmesine müsaade etmeden ellerinden tutmak isterim.

Bir sanatçı olarak nasıl hatırlanmak istersin?

Özgün, başarılı, çalışkan ve sahne şovları benzersiz.

90’lar tadında sorular…

Yaş: 26

Boy: 164

Burcu: Kova

Ayakkabı numarası: 38

Göz rengi: Açık Kahverengi

Saç rengi: Kumral

Mükemmel-Mutluluk: İnsanlığa faydalı olmak ve bütünlüğün içinde başarılı bir parça olmak.

En büyük korkunuz nedir: Korkumun olmaması.

En beğenmediğiniz özelliğiniz nedir: Hızlı düşünen ve düşündüklerini zaman zaman unutan bir yapım olduğu için insanların sözünü kesip araya laf eklemek.

Başka insanlarda en beğenmediğiniz özellik nedir: Yargısız infaz ve empatiden uzak haller.

Kendinizde en çok özdeşleştirdiğiniz tarihi figür hangisi: Aşka olan aşkımdan dolayı Afrodit. (Gülüyor)

Gerçek hayatta ki kahramanlarınız kimler: Allah, annem, babam ve abim.

En sevmediğin şey nedir: Özeleştiri yapmayan insan.

En büyük pişmanlığınız nedir: Yaptığım hiçbir şeyden iyi ya da kötü pişman değilim. Hepsi hayatın dengesinin bir parçası.

Nasıl ölmeyi istersiniz: Sahnede hissetmeden.

Mottonuz nedir: İyilik yap, iyilik bul. 

Söyleşi: Berkem Murat Fırat

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Andaç’ın Hayatını Tarihi Akordeon Değiştirdi.”

Uzun zamandır takip ettiğim yetenekli bir sanatçı var. Sahne Sanatları Opera & Şan eğitimi almış, zamansız şarkılara imza atıyor. Yapmış olduğu çalışmalarla dikkatleri üzerine çekip, adından sıkça söz ettiriyor ve mikrofon kendisine uzatıldığında, hiç çekinmeden mesleği hakkında iddialı açıklamalarda bulunuyor: Adım adım güzel bir kariyer inşa etmek istediğinden bahsederken! Beni en çok etkileyen sözleri ise; “Çocukluğuna özlem duyup, geçmişe yolculuk yaparak aktardığı anılarıydı.” Mesleğinde henüz yolun başında ama basamakları çabuk atlayacağına inanıyorum. Siz de tanıyın istedim ve bu kez sözü mesleğinin ümit veren bir yeteneğine bırakıyorum. En son ne zaman kendine, kim olduğunu sordun. Andaç desem, bize neler anlatırsı n? Sanıyorum 2 sene evveldi. Birçok kişi gibi hayallerim ve bir amacım var. Gerçekleştirmek için de belirlemiş olduğum bir motto, yol var. Ne zaman ki, bu yoldan, yan yollara girmeye başlıyorum; o zaman kendime kim olduğumu soruyor, ne istediğimi, hayallerimi...

Ebru'yla Evliyken Emre'ye Aşıktım

Teoman'ın "Yavaş Yavaş" albümünde İrem Candar'la düet yaptığı "Bana Öyle Bakma" şarkısının sözlerinde "Bana öyle bakma anlayacaklar, ikimize karşı bu dünya bizi anlamayacaklar" dediğinde Ahmet ve Emre gibi birçok Lgbti bireyinin hayatını özetlemişti. İlk görüşte aşka inanır mısınız bilmem ama Ahmet ve Emre ilk görüşte birbirlerine âşık olanlardan, sosyal medya üzerinden tanıştılar ve Ahmet askere gidene kadar hiç ayrılmadılar. Eğer aşk asker de başkaysa bunun asıl sebebi Emre'nin kuşkuya yer vermeyecek derecede Ahmet'te sadık olmasıydı! Sonrasın da ne mi oldu? Askerliği bitirip işe başlayınca Ahmet evlendi hayır yanlış okumadınız! "Toplum Baskısı" yüzünden Ahmet'de evlendi. Tanışma hikayenizi dinlemek isterim? Emre ile sosyal medya üzerinden tanıştık sohbeti çok hoşuma gitmişti belli bir süre sonra yüz yüze görüşmeye karar verdik. Bundan 7 yıl önce bir Ağustos akşamı parka görüşmeye gittim ve nasıl birisiyle karşıla...

"Sınıf arkadaşlarım soyunma odasında taciz ettiler"

Barış ve Yağız'ın hikayesi 4.5 yıl önce sosyal medya aracılığı ile kısıtlı kelimelere sıkışmış samimi bir kaç söz ve gecenin bir yarısı Yağız'ın kapıya dayanmasıyla başladı... Birbirlerine hala ilk günkü gibi aşık olan Barış ve Yağız'la aşk, eşcinsellik, aile hayatları, hiv-aids'in eşcinsel bireylerin lanetiymiş gibi yansıtılmasını kısacası toplumun beyninde aykırı olan her şeyi konuştuk. Ne zaman gay olduğunuzu fark ettiniz? Barış: Altıncı sınıftaydım, bizim sınıftaki bir çocuktan hoşlanmıştım, sürekli onunla bağ kurmaya, konuşmaya hatta oyun oynamaya çalışıyordum. Yağız: Aslında hep farkındaydım, yaşım el verdiğinden bu yana. Lise döneminde kabule geçtim ve daha rahat nefes almaya başladım.  Aileniz cinsel yöneliminizi biliyor mu? Barış: Hayır bilmiyorlar. Annem sanki hissediyor ama konduramıyor.  Yağız: Evet  Babanız sizinle ilgilenmediği için mi böylesiniz? Barış: Hiçbir alakası yok gayet ilgili bir babaydı. Yağız: Aksine fazla ilgili bir ...