Ana içeriğe atla

“Sesimi kaydedince yeteneğimi fark ettiler”

 

Genç müzisyen Oğuz Saral ile müzik kariyerini ve özel hayatını konuştuk. Müzikal anlamda farklı projeler yapacağını söyleyen Oğuz Saral şu sıralar “Heves ve Ağla ile tüm gönüllere girmeyi düşündüğünü” belirtti.

Müziğe yeteneğin olduğunu nasıl anladın?

Küçük yaşta ailem ve akrabalarım anladılar ama asıl bu olayın kahramanı annemdir. Çünkü annem şarkılar söyletip, teypte kasetçalardı ve bunları kaydederdi. Sonra bunları bize dinletirdi. Hayallerim burada başladı. Annem ve kardeşlerim bana inandı, destek oldu. Hala da yanımda olmaya devam ediyorlar.

Emre Kaya ile nasıl tanıştın?

Emre Beyin, ekibinde çalışan çok sevdiğim bir dostum vardı ona rica ettim. Bu şekilde menajeri gizem hanım ve daha sonra Emre Kaya ile tanışma fırsatım oldu.

Birçok yetenek varken, neden sana destek oldu?

Aramızda çok güzel bir enerji, samimiyet ve güven duygusu oluştu. Buna dayanarak yapabileceğime inanmış olmalı ki, yanımda olmayı tercih etti. Buradan kendisine çok teşekkür ediyorum.

EP albüm başlangıç için yeterli mi?

Tabii ki yeterli değil! Ama müzik piyasasına ilk adımı attığım için, herkes gibi bende EP tercih ettim. Daha sonra farklı projeler de olacak ama ilk etapta Heves ve Ağla ile tüm gönüllere girmeyi düşünüyorum.

Şarkıların hikayesi nasıl doğdu?

Eserlerin hikayesini üreticisi kadar bilmemin imkanı yok ama duygularını soracak olursanız: Heves’te geçmiş aşklarıma nispet yaptım, Ağla şarkısında ise aşk acısını dibine kadar yaşadım.

“Heves” şarkısı bildiğimiz piyasa şarkısı, böyle bir şarkıyla çıkış yapmak riskli değil mi?

Aslında sorunun içinde cevabı da vermiş oluyorsunuz. Evet, piyasa şarkısı olması risk ancak değer görmeyecek eserlerde oluyor. Onlarda zaten piyasaya giremiyor, girse de kalıcı olamıyor. Burada ki en büyük risk bence başarının hızlı gelmesi olur ve bende buna sonuna kadar hazırım. Çünkü yıllardır hazırlanıyorum. Hit eserler ile yola çıktım, başarı kaçınılmaz oldu ve daha da başarılı olacağımı düşünüyorum. Risk almadan başarıya ulaşamazsın.

Klibin yönetmen koltuğunda seni görüyoruz. Yönetmenlik eğitimin var mı?

Evet, projemin ilk klip yönetmenliğini kendim üstlendim. Bunlar benim geçmişten hayalimdi. Devamlı bunu yapmayı düşünmediğim için herhangi bir eğitim almadım. Yönetmenlik çok zor ve detay isteyen bir sanattır.

“Ağla” kült bir şarkı! Klip çekilecek mi?

Evet, Ağla benim için çok özel ve duygusal bir eser. İnsanın kendinden bir şeyler bulabileceği çok romantik bir şarkı. Kesinlikle Ağla için kısa film tadında aşkı, acıyı, hüznü, en natürel şekilde anlatacak bir senaryo düşünüyorum.

Müzik piyasasında hedeflediğin nokta neresi?

İnsanların gönlü benim asıl hedefim! Orada duygu, sevgi, samimiyet, doğruluk her şeyi kapsıyor. Maddiyat hariç zor olanı hedefliyorum ve bunu başarana kadar da durmayı düşünmüyorum.

Müzisyenlikten iyi para kazanıyor musun?

Henüz daha projem yeni çıktı ve pandemi dönemine denk geldiğim için düzenli kazanç halinde değilim. Tek benim değil, dünyaca bu sorunu yaşıyoruz.  Kısa sürede çözüm yolu bulunursa eğer, hak ettiğim kadar kazanacağımı düşünüyorum.

Yaptığın işin garantisi yok! Bir gün sesini kaybedersen, yönele bileceğin ekstra mesleğin nedir?

Öncelikle “Allah korusun” diyorum. Gerçekten böyle bir şey başıma gelirse ne yapacağım diye hiç düşünmedim. Lakin çalışmayı seven biri olduğum için bana ve şartlarıma uygun her işi yapabilirim diye düşünüyorum.

Zaman yolculuğu yapma şansın olsaydı kimle müzik yapmak isterdin?

Kayahan ile isterdim. Çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir sanatçıdır. Ruhu şad olsun.

Hayatında kimsenin bilmesinin mümkün olmadığı bir şeyi açıklar mısın?

Açıklamamam benim ve hayatımda ki insanlar için daha hayırlı olacaktır. “benimle mezara” diyorum ve susuyorum. (Gülüyor)

Bir ay sonra öleceğini duysan ne yaparsın?

İlk 15 günümü sevdiğim ve yakın dostlarım ile sınırsızca eğlenip dünya turu yapardım. Geriye kalan 15 günümü de annem ve kardeşlerimle geçirip, onların kollarında son bulurdum.

Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?

Bu güzel ve samimi röportaj için sonsuz teşekkür ediyorum.

90’lar tadında sorular…

Yaş: 30

Boy: 174

Burcu: İkizler 

Ayakkabı numarası: 42

Göz rengi: Kahverengi

Saç rengi: Kumral

Mükemmel - Mutluluk: Sağlık ile nefes almak

En büyük korkunuz nedir: Annem, kardeşlerim ve dostlarım olmadan  yaşamak

En beğenmediğiniz özelliğiniz nedir: Haddinden fazla değer vermek

Başka insanlarda en beğenmediğiniz özellik nedir: Gereksiz ego yapan insanlardan nefret ediyorum 

Kendinizde en çok özdeşleştirdiğiniz tarihi figür hangisi: Çin setti gibiyim, hasar alsam da yıkılmam (Gülüyor)

Gerçek hayatta ki kahramanlarınız kimler: Annem. Varlığımı önce Allah’a sonra ona borçluyum

En sevmediğin şey nedir: Yalan 

En büyük pişmanlığınız nedir: Üniversite okuyamamak

Nasıl ölmeyi istersiniz: Uykumda hissetmeden 

Mottonuz nedir: Küçük İnsanlar tartışır, Büyük insanlar yapar!

Röportaj: Murat Fırat

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Andaç’ın Hayatını Tarihi Akordeon Değiştirdi.”

Uzun zamandır takip ettiğim yetenekli bir sanatçı var. Sahne Sanatları Opera & Şan eğitimi almış, zamansız şarkılara imza atıyor. Yapmış olduğu çalışmalarla dikkatleri üzerine çekip, adından sıkça söz ettiriyor ve mikrofon kendisine uzatıldığında, hiç çekinmeden mesleği hakkında iddialı açıklamalarda bulunuyor: Adım adım güzel bir kariyer inşa etmek istediğinden bahsederken! Beni en çok etkileyen sözleri ise; “Çocukluğuna özlem duyup, geçmişe yolculuk yaparak aktardığı anılarıydı.” Mesleğinde henüz yolun başında ama basamakları çabuk atlayacağına inanıyorum. Siz de tanıyın istedim ve bu kez sözü mesleğinin ümit veren bir yeteneğine bırakıyorum. En son ne zaman kendine, kim olduğunu sordun. Andaç desem, bize neler anlatırsı n? Sanıyorum 2 sene evveldi. Birçok kişi gibi hayallerim ve bir amacım var. Gerçekleştirmek için de belirlemiş olduğum bir motto, yol var. Ne zaman ki, bu yoldan, yan yollara girmeye başlıyorum; o zaman kendime kim olduğumu soruyor, ne istediğimi, hayallerimi...

Ebru'yla Evliyken Emre'ye Aşıktım

Teoman'ın "Yavaş Yavaş" albümünde İrem Candar'la düet yaptığı "Bana Öyle Bakma" şarkısının sözlerinde "Bana öyle bakma anlayacaklar, ikimize karşı bu dünya bizi anlamayacaklar" dediğinde Ahmet ve Emre gibi birçok Lgbti bireyinin hayatını özetlemişti. İlk görüşte aşka inanır mısınız bilmem ama Ahmet ve Emre ilk görüşte birbirlerine âşık olanlardan, sosyal medya üzerinden tanıştılar ve Ahmet askere gidene kadar hiç ayrılmadılar. Eğer aşk asker de başkaysa bunun asıl sebebi Emre'nin kuşkuya yer vermeyecek derecede Ahmet'te sadık olmasıydı! Sonrasın da ne mi oldu? Askerliği bitirip işe başlayınca Ahmet evlendi hayır yanlış okumadınız! "Toplum Baskısı" yüzünden Ahmet'de evlendi. Tanışma hikayenizi dinlemek isterim? Emre ile sosyal medya üzerinden tanıştık sohbeti çok hoşuma gitmişti belli bir süre sonra yüz yüze görüşmeye karar verdik. Bundan 7 yıl önce bir Ağustos akşamı parka görüşmeye gittim ve nasıl birisiyle karşıla...

"Sınıf arkadaşlarım soyunma odasında taciz ettiler"

Barış ve Yağız'ın hikayesi 4.5 yıl önce sosyal medya aracılığı ile kısıtlı kelimelere sıkışmış samimi bir kaç söz ve gecenin bir yarısı Yağız'ın kapıya dayanmasıyla başladı... Birbirlerine hala ilk günkü gibi aşık olan Barış ve Yağız'la aşk, eşcinsellik, aile hayatları, hiv-aids'in eşcinsel bireylerin lanetiymiş gibi yansıtılmasını kısacası toplumun beyninde aykırı olan her şeyi konuştuk. Ne zaman gay olduğunuzu fark ettiniz? Barış: Altıncı sınıftaydım, bizim sınıftaki bir çocuktan hoşlanmıştım, sürekli onunla bağ kurmaya, konuşmaya hatta oyun oynamaya çalışıyordum. Yağız: Aslında hep farkındaydım, yaşım el verdiğinden bu yana. Lise döneminde kabule geçtim ve daha rahat nefes almaya başladım.  Aileniz cinsel yöneliminizi biliyor mu? Barış: Hayır bilmiyorlar. Annem sanki hissediyor ama konduramıyor.  Yağız: Evet  Babanız sizinle ilgilenmediği için mi böylesiniz? Barış: Hiçbir alakası yok gayet ilgili bir babaydı. Yağız: Aksine fazla ilgili bir ...