Gazeteci ve TV Program Yapımcısı Murat Yıldırım’la
yaşadığı Adana’da konuştuk. İlk Haber Gazetesi’ne röportajlar yapan Yıldırım,
gazeteciliğin yanı sıra sosyal sorumluluk projelerine destek veriyor,
organizasyonlar düzenliyor. Türkiye’de ilk kez evlilik programına imza atan,
ilk rock programını hazırlayan ve çok ses getiren Murat Yıldırım, “Tabi bizim
evlilik programlarımız günümüzdeki gibi vıcık vıcık değildi. Nişanlı çiftleri
yarıştırıp ilk üçe giren çiftlerin bütün düğün ve evlilik masraflarını iğneden
ipliğe biz karşılıyorduk. Günümüz parasıyla 1 Milyona yakın bütçeyi birinci
olan ve evlenen çifte aktarıyorduk. Amaç rezalet çıkarmak değil yuva kurmaktı
ve bunu da başarıyorduk” diyor.
Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
1968 Erzincan doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimini
Erzincan’da tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo
Televizyon Bölümünden mezun oldum. İşçi bir baba ve ev kadını bir annenin
çocuğuyum. 4 kardeşiz. 3 ablam halen öğretmenlik yapıyor. Yoksulluk ve sıkıntı
içinde bir çocukluk ve gençlik yaşadım kısacası.
Çocukken gazeteci olmak gibi bir hayaliniz var mıydı ya
da ne zaman bu kararı aldınız?
Çok küçük yaşlarda sizin için seçilen meslekler vardır
sizin adınıza. Doktorluk gibi, subay olmak gibi. Ben de ortaokul yıllarına
kadar doktor olmak istediğimi söylerdim soranlara. Yani hiç düşünmeden. Doktor
olmayı gerçekten istiyor muyum, doktor olmanın zor yanları var mıdır, ne kadar
para kazanırlar bilmiyorum tabi. Ortaokula başladığımda ise o zaman tek kanallı
olan televizyonda “Gazeteciler” diye bir dizi başlamıştı. Çok sevmiştim diziyi.
Dolayısıyla gazeteciliği. O diziyle birlikte gazeteci olmaya karar vermiştim.
İnsanlar sürekli koşturuyor, zamanla yarışıyor, Her gün farklı olaylarla
karşılaşıyorlardı. Stresle mutluluk bir aradaydı sanki. Ve elde ettikleri
başarı gazetede yer aldığında belgelenmiş oluyordu. Yani gazetecilik tam bana
göreydi bu durumda.
Peki aldığınız eğitim sizin bilgi sahibi olmanız
konusunda ve bu meslekte iyi olmanız bakımından ne kadar yeterli oldu?
Aldığım eğitimin önemi tabi ki yadsınamaz. Ankara
Üniversitesi İletişim Fakültesi günümüzde bile iletişim fakültelerinin en
iyisidir. Ahmet Taner Kışlalı, Mümtaz Soysal, Nami Çağan gibi çok önemli
isimlerden dersler aldım. İletişim Fakültelerinin eğitim yelpazesi zaten çok
geniştir. Türkçe’den istatistiğe, hukuktan mesleki derslere, toplum
bilimlerinden arşivciliğe kadar çok şey öğreniyorsunuz. Kısacası çok geniş bir
genel kültüre sahip oluyorsunuz. Zaten bir gazetecide olması gereken en önemli
özellik de genel kültürdür. Ancak pratik konusuna gelirsek aynı şeyi
söyleyemem. Örneğin ben 4 yıllık fakülte bitirmeme rağmen tam anlamıyla
fotoğraf makinesi ya da kamera kullanmayı gazetecilik hayatına başladığım ilk
yıllarda öğrendim. Şu anda üniversitelerin durumu tam olarak nedir bilmiyorum.
Ancak benim dönemimde pratik yapma şansımız azdı, teknolojik olanaklar bugünkü
kadar iyi düzeyde değildi.
Bu mesleği seçtiğiniz için ve gazetecilik yapıyor
olmaktan memnun musunuz? Size göre bu mesleği diğer mesleklerden ayıran özellik
nedir?
Memnun olmasam zaten yapmazdım. Gazeteciliği seviyorum.
Sürekli yeni insanlar tanımayı, çok geniş bir çevremin olmasını, yaratmayı,
takdir edilmeyi ödüllendirilmeyi seviyorum. Bu nedenle zaten istesem de başka
işte çalışamazdım. Sırf bu yüzdendir ki üniversite sınavında tek tercih
yapmıştım. O da bitirdiğim fakülteydi. Bu mesleği diğer mesleklerden ayıran en
önemli özellik ise hep hareket hep devinim içinde olmanız. Hiçbir şeyin
tekrarını yaşamıyorsunuz. Hep yeni konular, yeni insanlar, yeni olaylar. Bu
olayların içinde magazini de var cinayeti de var siyaseti de var. Yani biraz
deli işi.
Bu meslekte başarılı olmanızı neye borçlusunuz?
Öncelikle çok okumama ve yazmama. Sonra insanlarla çok
iyi diyaloglar kurabilmeme, güven kazanmama ve çok geniş bir çevreye sahip
olmama borçluyum. Tabi en önemlisi aileme.
Bu mesleğe ilk başladığınızda ne gibi zorluklarla
karşılaştınız? Bu zorluklara karşı gösterdiğiniz tepki ne oldu?
Bizim meslekte ne yazık ki kimse kimseye bir şey
öğretmiyor, yardımcı olmuyor. Belki rekabet, hırs ve egodan kaynaklı sürekli
bir kıskançlık ve çekememezlik durumu var. Örneğin ben ilk mesleğe başladığımda
fotoğraf makinem yoktu ve gazetede fazla fotoğraf makinesi olmasına rağmen
istihbarat şefim vermemişti. Benim dönemimde 4 yıllık fakülte mezunu insan da
hemen hemen yok denecek kadar azdı. Bu nedenle iletişim fakültesi mezunlarına
(muhtemelen kıskançlıktan olsa gerek) pek şık davranılmazdı. Tepkim ne oldu
diye sormuşsunuz onu da yanıtlayayım. Tepkim daha da hırslanmak, daha çok
öğrenmek ve daha iyi haberler yapmak oldu. Yaptığım haberlerin neredeyse tamamı
ulusal baskıda yer alınca bana da hakkımı ister istemez teslim etmiş oldular.
Gazetecilik mesleği hayatınızı hangi yönde ve nasıl
etkiliyor?
Çoğu zaman stres yaşatsa da ben sanırım stresi seviyorum.
Durağan hayatı sevmem. Örneğin çuvalla para kazanacağımı bilsem asla bir banka
memuru olamam. Gazetecilik, hayatımı renkli ve farklı kılıyor. Hep yeni
insanlar tanıyorsunuz. Her yeni insan yeni bir bilgi, yeni bir hayat ve yeni bir
paylaşım demektir.
Mesleğinizde en beğendiğiniz iş hangisidir?
En beğendiğim iş ve en beğenilen işim yaptığım rock
programı oldu. Kanal A TV’de “Son durock” isimli bir program yaptım.
Türkiye’nin ilk rock programlarındandır. O zaman internetten falan klip indirme
olayı yoktu. Çok zor şartlarda elde ettiğim klipleri yayınlıyordum. Iron
Maiden, Elvis Presley, Beatles, Manowar gibi birçok önemli isim ve grupların
klipleri ilk bizde yayınlanıyordu. Adana için de bir ilkti. 20 yılı geçti
sanırım. Ama hala beni yolda durdurup “Abi sen rock programı yapıyordun değil
mi” diye soranlar oluyor. Birçok genç, rock müziği benimle sevdiklerini
söylüyorlar. Hoşuma gidiyor tabi. Bu arada Türkiye’deki ilk evlilik programını
da ben yaptım. Tabi günümüzdeki gibi vıcık vıcık ve ahlaki yönden tartışılır
bir evlilik programı değildi. Nişanlı çiftler katılıyordu ve 6 aylık bir eleme
sonunda birinci olan çiftin tüm düğün masrafları, eşyaları, balayı, evlerinin
bir yıllık kirası gibi iğneden ipliğe tüm masrafları sponsor firmalar
tarafından karşılanıyordu. Bu programla üç çifti evlendirdim. İkisinin şahidi
de ben oldum.
Siz evli misiniz?
Çok genç yaşlarda böyle bir olayım oldu. 2 yıl gibi bir
süre evli kaldım. Ancak kesinlikle bana uygun bir kurum olmadığını anladım.
Ondan sonra da evlenmeyi bırakıp evlendirmeyi ve eğlendirmeyi tercih ettim.
Gazetecilik mesleği size genel anlamda neler kazandırdı?
Para kısmını kastediyorsanız hiçbir şey kazandırmadı.
Çünkü bu işi dürüst ve onuruyla yaparsanız para kazanamazsınız ama itibar kazanırsınız.
Bunun dışında çok dost kazandırdı, çok bilgi kazandırdı, değişik ülkeleri
görmemi sağladı. Örneğin ben küçüklükten beri Eurovision Şarkı Yarışmalarında
ekrana yapışırdım adeta, böyle bir merakım ve ilgim vardı. Hep “Keşke ben de
orada olsam” derdim. Gazetecilik sayesinde bu hayalimi gerçekleştirdim.
Bakü’de, İsveç’te ve farklı Avrupa ülkelerinde yarışmaları gazeteci olarak
canlı izleme fırsatı yakaladım. Daha doğrusu bir rüyamı gerçeğe dönüştürmüş
oldum.
Bu meslekte hedeflerinize ulaştınız mı? Şu an istediğiniz
konumda mısınız?
Evet hedefime ulaştım. Muhabirlikten İhlas Haber
Ajansı’nın Bölge Müdürlüğü’ne kadar her kademede görev yaptım. Televizyon
hayatımda çok başarılı işlere imza attım. Çok ödül aldım. Şu an istediğim
konumdayım. Gazeteciliği artık sadece dışarıdan köşe yazarak ve röportaj
yaparak sürdürüyorum çünkü bırakamıyorum. Organizasyon işlerine ağırlık
veriyorum. Sosyal Sorumluluk Projeleri hazırlıyorum, engellilerin sorunlarına
ışık tutmak amaçlı bu yıl üçüncüsünü yapacağım “Engel Olma Destek Ol” isimli
defile organizasyonunu gerçekleştiriyorum. Bunun dışında konserler
düzenliyorum. Nostaljik konserler. Seyyal Taner ve Nil Burak’la yaptık. Bu yıl
da bu seriye devam etmek istiyorum. İki perdelik bir tiyatro oyunum var, yazıp
yönettiğim. Bundan sonra da eğer kendimi ikna edebilirsem kitap yazmak
istiyorum. Ve artık biraz geri planda kalıp yeni yetenekleri desteklemem
gerekir diye düşünüyorum.
Bu mesleği seçecek olan gençlere ne gibi tavsiyelerde
bulunursunuz?
En önemli tavsiyem, eğer bu mesleği seçeceklerse
öncelikle sevmeleri gerektiği. Gazetecilik çok eğlenceli, çok eğitici bir
meslektir ancak maddi anlamda çok sıkıntılı bir iştir. Yani amacı para kazanmak
olan gençler lütfen bu meslekte kendilerini ve zamanlarını harcamasınlar.
Bunun dışında bu meslekte başarılı olmak istiyorlarsa
yapacakları tek şey büyüklerinden bıkmadan usanmadan öğrenmek ve OKUMAK OKUMAK
OKUMAK…
Röportaj: MURAT FIRAT
Yorumlar
Yorum Gönder